SUSMAK

İnsan iki şekilde susar. Ya kendisi istemiştir ya da susturulmuştur. İlkinden bahsedelim mesela. Kendi isteğinle susmak yeri geldiğinde erdemli bir davranıştır. Konuşmak istememek o konuda bilgin olmadığı anlamına da gelebilir. Susuyorsan bir nedeni vardır. Susuyorsan kendinle örtüşmeyen şeylere denk gelmişsindir. Yeri geldiğinde susmak en büyük cevap da olabilir. İstediğini yapmak özgürlük gibidir. Kendin istediğin için susuyorsan özgürsün demektir. Susarak veda da edebilirsin, kabul de edebilirsin. Yoluna da devam edebilirsin… Diğer şekilde susmaya gelelim. Susturulmak. Esirleşmenin ilk adımlarından biridir. Susturuluyorsan kendi düşüncelerini ifade edemiyorsan ortaçağ tekrarlıyormuş gibi olur. Acı çekersin. Kendini ifade edemezsin. Hatta içine atarsın. En kötüsü de bu ya, kendi içine atmak. Kendini ifade edememek susturulmaya maruz kalmak. Kimi okul çağında yaşar bu durumu. Kimi ailesinde yaşar. Kimi arkadaş çevresinde maruz kalır bu duruma kimi de evlenip kendi hayatını kurunca. Bastırılmak. Dünyanın en korkunç olaylarından biridir bence. Depresyon gelir ardından. Çeşitli ataklar geçirirsin. Bir kere maruz kalırsan susmaya, bir daha konuşman zorlaşabilir. Ya da kurtulursun o esaretten kendini ifade edişin yankı uyandırır. Beni okuyorsan ve susturulmaya maruz kalıyorsan, susma. Birine anlat, kendine anlat, bir yerlere yaz. Seni susturan insana meydan oku. Korkuyorsan bile korkma ifade et kendini. Bir şekilde anlat derdini.

Susturulmuş bir arkadaşım vardı. Kendini ifade etmekte zorlanırdı. Beraber yendik bu durumu. Önce sorular sordum ona. Konuştukça samimiyetimi anlattım. En çok ben konuştum o konuşsun diye. Ailesi çok sıkıydı. Babasından da çok korkardı. Ailesi ile tanıştım. Babasına tanıttım kendimi. Kızından bahsettim en çok. Belki benim anlattıklarımdan sonra tanıdı kızını. Sonra onlar da beni tanıdıkça beraber dolaşmamıza, kahve içip gezmemize karışmamaya başladılar. Bende kalmasına izin bile vermeye başladılar. Ailesi ile aram hep iyi oldu ve arkadaşımın gözlerinde konuştukça artan sevinci gördüm. Bir insan varsa etrafınızda susan, bastırılan, görmezden gelinen, elinden tutun onun. Siz de arkanızı dönmeyin ona. Haberlerde susmaya maruz kaldığı için şiddet gören kadınlar görüyoruz. Sesi olalım onların. Konuşamayan ama derdini bir şekilde anlatmaya çalışan hayvanların sözcükleri olalım. Ben İzmir de yaşarken şiddet yüzünden susan bir çok insana sözcük olabildim. Dünyanın en harika duygusu bir insana yardımcı olmak. Okulda susan bir arkadaşınız varsa umut olun ona. Yanında durun. Küçük çocuklar acımasız olur. Çocuğunuz susuyorsa nedenini araştırın. Nedenli susmak ayrı, özgür bir hamle. Ama susturulmak, bastırılmak hayata başlayamamak demek. Herkese umut olabileceğimiz bir dünyadayız. Birlik olunca güzelleşir dünya. Kelimeler çoğaldıkça yaşarsın sevilmeyi, sevmeyi. En önemlisi de fikirler çoğaldıkça öğrenirsin çoğu şeyi.

Beni okuyorsan, biliyorsun artık ne demek istediğimi.

Yazıma son verirken Pablo Picasso’nun ağlayan kadın portresinden bahsetmek istiyorum. Ağlayan Kadın portresi dünyada zulmün tanımını anlatan bir resim olarak bilinmektedir. Sadece İspanya’da meydana gelen iç savaşı değil zulmün evrensel konusunu resmetmiştir Picasso. O nedenle bu portreyi seçtim bu yazı için. Zulmün dili her şekilde olabiliriz. Yeter ki olmak isteyelim…

Sevgilerimle.

Yazar: Burcunuzbenim

anlatıyorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: