Bilinmezlik

Ne zaman ne olacağını bilememek, spontane devam etmek ve hayatın sana yaşattığı sürprizler. Sürprizlerin iyi ya da kötü olduğu bir dünya. Kestirememek. Ne olacağını asla bilememek. Seneler önce rüyalarımda gördüğüm şeyler başıma gelmeye başlamıştı. İlk önce tesadüf ya falan demiştim. Daha önce tanışmadığım kişileri rüyamda görüyordum. Sonra hayatımda karşıma çıkıyorlardı. Ya da bir ortam görüyordum ve bi bakıyordum ben o ortamdayım. Şok üstüne şok yaşardım. Sonra onlar kesildi. Yani rüyamda hayatım da ne olacağını görmemeye başladım. Sonra da sürekli yurtta kaldığım zamanlar oda arkadaşımı görüyordum rüyamda ve uyanır uyanmaz ona anlatıyordum. İnsan her gün oda arkadaşını rüyasında görebilir mi görüyor işte… Bu rüyaları altıncı his konusuna bağlamaya başladım. Çünkü bir ara tarot falan çok bakardım. Ve gerçekten enerjimin tuttuğu insana ne diyorsam çıkıyordu. Yani sallıyorum aslında içimden ne gelirse söylüyorum ama gerçek oluyordu. Altıncı hissimi keşfetmek üstüne düşmek çok istedim. Tarota daha çok sarayım falan diye düşündüm ama sonra anlattıklarım çok kafama takılıyor beynimi kurcalıyor diye bıraktım o işi. Bilinmemezlik olayı daha huzurlu gelmeye başladı. Sallıyorum o an içimden ne geliyorsa söylüyorum ve çat oluyor. Bu sefer insanlarda bana da bak bana da bak demeye başlıyor. Ama kafa yorgunluğundansa ben artık bakmıyorum ya keyif vermiyor bana demeye başladım. Bilinmezlik her zaman daha iyisidir. Çünkü siz de bildiğinizi gördükçe kafanız çok bulanıyor. Ama altıncı his olayının doğru olduğuna inanan bir insanım. Sezgilerim çoğu zaman beni yanıltmaz. Çoğu zamanda duygu karmaşası yüzünden hislerimi duymadığım için çok afedersiniz her şey bombok olur. Ama günün her alanında zaten her şeyi tahmin etmek imkansız. Sonra bu duygu durumları da ortaya çıktı, inişli çıkışlı bir ruh halinin peşinden sürüklenmeye başladım. Sezgilerim yine de beni asla bırakmadı. Sadece odaklanmak çok ama çok zor oluyor. Zaten her şeyi de bilmek istemezdim. Yani her şeyi bilmek imkanlı olsa bambaşka bir seviyede bambaşka “pislikler” olurdu. Meditasyon yapmaya bayılırım. Düzenli olarak yoga da yapıyordum bir ara. Ama meditasyon cidden harika bir durum. Doğal taşlara da önem veren bir insanım. Ametist taşı bana her zaman huzur veriyor gibi gelir. Üzerimde bulundururum. Kolyesini takarım ya da taşını çantama koyarım. Doğal taştan medet ummak denmez buna ama huzur verdiğine inandığın bir şeyi yanında taşımak diyebiliriz. Huzur veren tek bir insan tanesi denk gelmediği için taştan medet uman kızın hikayesi….. Şaka şaka. Yazarken bile kahkaha atasım geldi. Ama meditasyona ya da pozitif güce cidden inanıyorum. Sadece ben odaklanmada zorlandığım için yani bir an negatif bir an pozitif olduğum için daha fazla çalışmam gerekiyor. Bilinmezlik iyi hoş. Ama iyi şeyleri çekmek de bize bağlı sanırım. İyi düşünceler iyi olacak şeylerin mimarıdır. O nedenle sımsıkı tutuyorum pozitif olayların kuyruğunu. Mesela kendimi en huzurlu ve pozitif hissettiğim an “lord of the rings” hakkında bir şeyler okuduğum ya da üçlemeyi izlediğim an. Çevremdeki çoğu kişide bilir. Hatta bazen her gün izliyordum. Kusana kadar. Ama bana çocuksu bir sevinç veriyor. Saf bif pozitiflik. Sonra dedim bu böyle olmaz diğer güzel dizileri ve filmleri kaçırıyorsun. Sonra onlarada yer vermeye başladım. “Kendimi araştırdıkça bulursun” olayına alıştırdım. Paulo Coelho kitapları da bana çok iyi gelir. “Veronika Ölmek İstiyor”u okurken çook ama çooook uzaklarda ve kafamın çok odaklı olduğu bir an da bulmuştum kendimi. Çünkü duygu durumunuz benimki gibiyse kitap okurken bile aklınız sadece kitapta olmaz. 20 dakika okur evde 10 tur atar ya da içtiğiniz çayla bakışır biraz tavanı seyreder, kitaplığa göz atar ve sonra okuduğunuz kitaba geri dönersiniz. Bu rahatsızlık olmadan önce daha hızlı bitirirdim kitapları. Ama şimdi aradaki süre azcık uzunda olsa hala çok ama çok okuyabiliyorum. Yani izlemektense okumak bana daha keyifli geliyor. İzlemekte benim için duyguların en nirvanadaki hali çünkü bende oradayım ama okurken her şeyin senin hayal gücünle can bulması bambaşka bir haz. Bilinmezlik içeren o karakterler senin hayal gücünle hayat buluyor çünkü.

Şimdi üçüncü kahvemi içmenin hazzını yaşıyor ve öğlen uyumadığım için kendimi tebrik etmek istiyorum. Bu sefer öğlen yıkamadın beni uyku ilacıııı. Ya gece uykusu okey evet tamam uyuyayım ama öğlen uyumaktan her zaman ama her zaman nefret etmişimdir. Hayatı kaçırıyor gibi hissediyorum. Gece uykusu da o şekilde sanki özel hayatıma darbe gibi. Kafam sürekli çalışsın tabiki de istemiyorum. Ya da bir uğultu oluşsun ama gerçekten uyku ile pek iyi anlaşamıyoruz. Neyse ki bugün öğle uykusu uyumak yerine aöf derslerine çalıştım. Evdekilerde normal olduğuma sevinip bir rahatlamış oldular. En azından bir şeyleri yaparken keyif alabiliyorum. Bazen o keyif cidden tam keyif nirvanada bir keyif bazen de eh işte normal bir keyif. Umarım şu sınavlar güzel geçer yaza bundan da mezun olmak istiyorum. Aldığım hiç bir belge sadece bir belge değil benim için. Aldığım her belge uç duygular yaşadığım bir bilinmezlikte savrulurken başardığım bir mücadelenin en mükemmel hali. Aldığım her belge hayatla dalga geçmem demek. O nedenle senide alacağımm siyaset bilimi ve kamu yönetimi diplomasıı.

Pazar gününü dümdüz bir pazar günü olarak yaşayan herkese iyi dilekler gönderiyor ve kahveme geri dönüyorumm.

Sevgilerimle.

Yazar: Burcunuzbenim

anlatıyorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: