Sessizlik bugün her şeyi ele geçirmiş gibiydi. Dışarıda kimse yok. Hava buz gibi ve kapkaranlık. Bir tane bile güneş tanesi girmedi odama. Uykudan ayılma süresi iki üç saat sürüyor. Kendime gelene kadar kahveye kafamı gömüyorum adeta. Kolonya yerine kahve falan koklatsınlar bana noktasına geldim. Ama iki üç saat geçtikten sonra kafam açıldı ve balkon sefası yaptıktan sonra aöf derslerine bakmaya başladım. İdare hukuku da sağ olsun bana ayılma konusunda baya yardımcı oldu. Odaklanma problemi yaşadım bugün biraz. İlk bir saat sürdü bu durum, ders çalışırken sonra o da düzelmeye başladı. Kendimle yarışıyor gibi hissediyorum gün içerisinde. Bak şimdi yavaşsın ve hızlan diye kendimi gazlıyorum. Sonra akşam üzeri fener var burada fenere gittik annem ve babamla. Arabada uyuyacaktım ama sonra manzara beni ayılttı.

Mama yoktu yanımda normalde buralarda çok kedi yok. Kedilerin olduğu yerleri bildiğim zaman yanımda taşıyorum. Ama balık restoranında çalışan bir kadın biz bakıyoruz besliyoruz onları deyip mama kaplarını gösterdi. O an dedim yaa ablacım seni yerlerrrr. Tabi içimden dedim bunu. Ama yinede bundan sonra arabanın bagajında da mama bulundurmak şart oldu. Böyle güzel canlara umut olmak lazım. Ama baya bir sevdim kucağımdan da inmedi baya bir süre. Sonra manzaraya baktım uzun uzun. Uyku falan kalmadı o soğuk sayesinde zaten. Orda manzaraya odaklanmış bakarken ruhumun en dibine attığım her türlü duyguyu gece rüyamda gördüğümü anımsadım. Eski olayları gördüm, eski insanları, eski anılarımı. Baya dolu dolu bir rüya gecesi yaşamışım dün gece. Sonra rüyaları hatırlayınca bastırdığım şeyler gün yüzüne çıkmaya başladı. Acaba dedim kendi kendime acaba itmek yerine o anların üstüne düşünmem mi lazım? Tabi bu soruyu sormamla birlikte düşünmeye de başladım. Genel itibari ile demek isterim ki düşündüğüm şeyler aşk hayatım ile ilgili değildi. Dostluklar, iş hayatı ve okul hayatı ile ilgiliydi ve bir de sağlık. Baya bir süre beyin fırtınası yaptım. Kendi kendime olurunu olmazını neyi varsa hatırladım, anımsadım hatta level atlatıp durumlarına baktım. Bazen yaparız ya acaba şöyle olsa nasıl olurdu diye. Hah işte onu yaptım. Sonra da beyin fırtınası bitti ve dedim ki “oluruna bırak ve deşeleme artık.” Hatta argoca bir şey daha söyledim ama o bende kalsın. Bir de düşünürken sanırım böylesi daha hayırlı diye düşündüm. Bilinçaltı dünyası değil de yeraltı dünyası adeta. Korku filmi gibi. Üniversite hayatı ile başlayan sağlık sorunları, üniversite de tanıdığım saçma sapan insanlar, iş hayatımdaki aptal takıntılı hatta rahatsız edecek şekilde ilgili erkek yöneticiler, yaşadığım şehrin kıraathane ile dolup taşması ve oradaki kabus dolu anlarım. Şimdi evimdeyim ailemleyim ya şükürler olsun dedim adeta! Ailem ve yakın dostlarım dışında olan her türlü kişi ve olayların bir faydası dokunmadı aksine zararlarını doyasıya gördüm. Düşününce de daha iyi anladım. Kendi hatalarımı da düşündüm ama gerçekten yaşadığım şeylerin yanında ben kimseye zarar vermemişim onu daha da bir anımsadım. Sonra annemlede konuştuk bu mevzuları. Ben senin yerinde olsam katlanmazdım çoğu insana dedi. Evet çok haklı. Belki siz de katlanmazdınız işte ama ben katlandım. Ben hep oluru vardır diye baktım olaylara. Benim durumumu yaşayan çok insan vardır. Hep oluruna bakarız. Ama oluru asla ama asla yoktıııır. Neyse işte en dibe kadar indim. Belki bundan sonra bir düşünce atağı geçirirsem aklım bu kadar çok karışmaz diye yaptım bunu. Belki düşüncelere net cevaplar verirsem kafamda sürekli bana soru sormaktan bıkarlar. Susmayan bir kafayı cidden susmayan bir kafası olanlar anlar. Hatta iki tanesi konuşsun bari diye evrene yakarışlarım oldu o an. O da bana dayan bayan, sabırlı ol bayan dedi. Of hahahaha ciddi kalamıyorum. Şu an annem maraşlı izliyor ve adamın bayan demesine kahkaha atıyorum resmen. Neyse ki şu an tek parça maraşlının bayan demesine gülecek kadar neşeliyim ama cidden çok komik.
Neyse dün çayır, çimen, luti dedik ve bugün bir kedi görmüş oldukk. Evrenden torpilliyim galiba ben yaa. Ee yeraltı duyguları seni de ortaya çıkarıp savaştım bol bol bugün. Bundan sonra savaşacaksak adil olalım bana da söz hakkı tanı. Bir de ülke durumu o kadar kötü ki yıldım artık bu durumdan. Doların artışı, koronanın hızla yayılması, aşının çok yavaş yapılması.. Gelecek kaygısı, iş kaygısı, yeteneği olan ve bunun peşinden gidemeyen gençler, ekonomik kriz zaten kimsenin peşini bırakmıyor. Kadına şiddet.. Yıldım cidden artık yıldım. Hangi birinden bahsedeyim ki hepimiz her şeyi görüyoruz. Her şeyin tam ortasındayız. Sadece iyi şeyler dilemek ve elimden geleni yapmaya çalışarak yaşıyorum. Ama bu kabus bitsin istiyorum.
Şimdi bayan diyen maraşlıdan uzaklaşıp ya ahahah hala gülüyorum. “Benim gitmem lazım bayan” diyor. Neyse balkona çıkacağım çayımı orda içip serinlik ile ruhum dinçleşsin istiyorum. Bu haftaya kendi sorunlarımı masaya yatırmak ile başladım. Tabi asla hiç bir şeyi değiştiremeyiz ama değiştirme hakkım olsa çoook fazla şey değiştirmek isterdim. Çok fazla olaydan korurdum kendimi. En az hasarla geçirirdim o anları. Yine de iyi ki şu an ailemleyim. O zamanlar en çok ailemi özlerdim. Çok ama çok karmaşık bir o kadar da zor geçen zamanlar yaşadım sizlerin de bu tür zamanları elbette olmuştur. Ama şu an gerçekten kendimi beni koruyan birileri varmış gibi hissediyorum. Evim, odam en azından büyük bir huzur veriyor bana. Hayatın karmaşık olan zamanlarına bir göz attım ve hayırlısı buymuş deyip onları da kabullendim. Evren bu yaptığıma ŞOV derler! Göster bana tatlılıklarınıı!
Herkese iyi bir hafta diliyorum. Bazen sorunlardan kaçmak sorunun ta kendisidir bunu da unutmayalım.
Sevgilerimle!
