Siyahların içinde

Kendimi yazmak için zorluyorum ve bugün şu an, sonunda başardım. Üretken olmayan bir dönemdeyim. Ne kitap okuyasım var ne de yazasım. Ama bugün zincirleri kırmak istedim. Hayat nasıl gidiyor? diye sorarsak pek de iç açıcı şeyler olmuyor. Kendimi zorla dışarı atmaya başladım. Bu da depresyonum için büyük ilerleme. Kendimi denizin kıyısına bırakıyorum. İskelede balık tutan amcalarla sohbet ediyorum. İzmarit tutuyorlar bol bol ve lüfer için onları yem olarak kullanıyorlar. İzlemesi baya keyifli. Deniz genelde sakin oluyor. Hava da güneşli fakat serin. Akşamları daha da soğuk oluyor o nedenle 8 den sonra eve kaçıyorum hemen.

Şu an kendime bir sallama çay yaptım ve soğuk havanın keyfini çıkarıyorum. Kış benim mevsimim. Serin hava beni her zaman mutlu etmiştir. Üzerime battaniye aldım ve çayımla yazı yazmanın güzel olacağını düşündüm. Ortamı hazırlayınca yazmak için kendimi hazır buldum sanırım. Paşa da dizimde uyuyor. Bu ara sürekli uyumaya dizime geliyor, sanırım bende huzur buluyor. Çok tuhaf ben kendimde hiç huzur bulamıyorum. İçim simsiyah. Ama ilerleme katettiğim de kesin. Gece ağlamalarım dışında gündüz daha enerji doluyum. Gece ağlayıp rahatladıktan sonra uyuyabiliyorum. Ağlamalarım da genellikle neden bu durumda olduğumla alakalı. Kendime çok kızıyorum. Kırılgan olduğum için ve değmeyecek bir çok olaya gözyaşı döktüğüm için. Ama atlatacak gücü kendimde yavaş yavaş görmeye başladım. Bir savaşın içindeyim. İnsanlara, yaptıklarına kızsam da yüreğim acısa da zamanla daha iyi olacağımı biliyorum. İşte o zaman zerre aklıma gelmeyecek çoğu şey. Sadece kendim için biraz zamana ihtiyacım var. Sadece biraz daha üretken olmak istiyorum. Kitabıma devam etmek, aldığım kitapları okumak istiyorum. Bu depresyon dönemi içinde kendimi rahatlatmak için genellikle dizi ve film izledim. Çoğu zaman işe yaradı. Ya da genellikle savaş belgesellerine baktım. Kesinlikle işe yaradığını düşünüyorum. En azından başka şeylere odaklanma şansı tanımış oldum kendime.

Kalbimin acısı yüreğimi siyah yapıyor. Ama dışarı çıktığım an biraz parlamaya başladım sanırım. Şimdi dizi bir küçük dostumla tanıştırcam.

Şunun tatlılığına bakın ya. Bu arada anlamadım görsel nedense küçük koyuluyor. Ben teknoloji özürlüsü olduğum için halledemedim sanırım. Ama üstüne tıklayınca büyük hali belli oluyor en azından. Neyse bu tatlı kedo iskeledeki amcalarla beraber oturuyor. Gittim yanına iskelenin köşesinde yatıyordu sevdim sonra kucağıma çıktı. Hemen partileri ile şirinlik yapmaya başladı. Isırasım geldi, günümü güzelleştirdi resmen. Kedileri acayip seviyorum. Dünyanın en deli en tatlı yaratıkları resmen. Beni daima mutlu eden tek canlı. Gerçi paşaya da haksızlık yapmamak lazım o da beni daima mutlu ediyor.

En azından bir şekilde depresyonu yenmeye çalışıyorum. Dışarı atlayarak, kedoları severek, balık tutan amcalarla balık muhabbeti yaparak, bir şekilde insan içine karışarak kendime gelmeye çalışıyorum. 15 gün sonra İzmire gideceğim. Önce hastane işlerim var onları halletmem lazım sonra İzmirde olacağım. Hatice sabırsızlıkla beni bekliyor. Eceyide görmüş olurum. Haticede kalacağım. Biraz fazla kalmayı düşünüyorum. Eğlenmek istiyorum. Sanırım bunu başarabilirim. Hem 15 gün içinde biraz daha toparlamış olurum. Sonra insan içine karışarak kafa dağıtmak istiyorum. Tek korktuğum şey geri döndüğümde depresyonun tekrardan çoğalması ve beni ele geçirmesi. Ama onuda bir şekilde hallederim diye düşünüyorum.

Siyah ve ben biraz barış imzalamış olduk galiba. Hayata, kişilere, olan bitene söverek, hayatımı mahveden tüm şeylere kin kusarak, ağlayarak, nefes alamayacak duruma gelerek, epilepsi atakları geçirerek çoğu şeyi geride bırakmış oldum. Umarım daha da iyi olacağım.

Çayım bitti şimdi kitap okumak için kendimi zorlayacağım. Umarım bu konuda başarılı olurum.

Hayatta sizi seven, sizinde onları sevdiğiniz insanlarla olmanızı diliyorum. Siyahtan uzak huzurlu bir hayat sizinle olur umarım.

Sevgilerimle.

Gökyüzü yerinde her şey yolunda!

Yazar: Burcunuzbenim

anlatıyorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: