Latince, İtalya’daki Latium bölgesine ait bir dildir. Tarihi uzun soluklu ve öğrenmesi de eski bir tarihe dayalı olduğu için güçtür. Fakat zamanla günümüze kadar gelmesi öğrenilmesi adına bir çok etken içermektedir. Bu nedenle kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Antik Çağ’a ait bu dilin günümüze kadar gelmesi aslında Roma’nın günümüze kadar ulaşmış kalıntıları ve belgeleri sayesinde olmuştur. Antik yapıların çoğunun Latince dilini içermesi, çeviri ile uğraşan bir çok insanın çözmesi için zorunlu tutulmuş ve Antik Çağ’ı anlayabilmek adına Latium hakkında bilgileri bize ulaştırmak için uzun uğraşlar sonucu günümüze ışık tutmuştur.
Latium, Antik Roma’nın kurulduğu başkentin alanıdır. Roma’nın yükselişe geçmesi ile Latince Roma’nın dili haline gelmiştir. Bu nedenle ticarette zorunlu kullanılmış ve ülkelerin de latinceyi tanımasına neden olmuştur. Ticaret ile bir çok ülke Latium ve Latinceden haberdar olmuştur.
Latince’deki değişiklikler, Antik Roma İmparatorluğu’nun farklı bölgelerinde kendine has özellikler barındırıyordu. Zamanla bu farklılıklar, birbiriyle bağlantılı fakat tamamen yeni diller yaratacak kadar büyüdü. “Farklılıklar yüzyıllar boyu birikti ve en sonunda Latince, biri diğerinden farklı olan bir sürü dile dönüştü.” Diyor Pulju. Fransızca, İtalyanca, Portekizce, Rumence ve İspanyolca’nın da dahil olduğu bu diller, Roma dilleri olarak adlandırılıyor.
Peki Latince zamanla neden öldü? Biraz da bu konudan bahsedelim…
Latince Roma etrafındaki bölgelerde konuşuluyordu. Milattan önce İtalya’da baskın bir şekilde konuşulan bir dildi. M.Ö. 1-ci yüzyılda kuzeyden Galların, Etruryalıların, Venediklilerin ve güneyden yunan Halkalırının dillerinin özellikle de Yunancanın etkisiyle Latin halkı ve dili tarih sahnesinden çıkmış ve Latince unutulmaya başlamıştır. 200’cü yıldan sonra ise Latince tamamen unutulmuş ve ölü dil haline gelmiştir. Günümüzde Latince bilim camiasında kullanılıyor.
Latince ve Bilim
Batıda Latincedir, Yunancadır, (geçmişte) doğuda Arapçadır, Farsçadır.
Son yüzyıllara kadar batıda bir çok Bilim adamı Latince ve yunanca eserleri, orijinal dillerinden okuyup kendilerini geliştirirlerdi. Bu durum son yüzyıllarda değişmiş, her Bilim adamı kendi dilinde yazıp çizmeye fakat terimleri Latin ve yunan dillerinde bırakmaya başlamış.
Yetinmemişler bazı cümlelerden kısaltmalar yapmışlardır.
Latince ve yunanca kökenli olup, Türkçe karşılıkları olduğu halde İngilizce kullanılmaya devam edilen dildir. İngilizcenin dünyaya hakim olmasıyla Latince ölmüş sayılsa da orijinalliğini yitirmemesi adına hem İngilizce hem de Latince olarak yeni nesile yansıtılmıştır.
Bilimin en temel taşı olmasının nedeni zaten bilim ile gündeme gelmesi ve Roma’nın ticaret ve bilim alanında başkent olmasından kaynaklıdır.
Bilimi oluşturan verilerin ve bilgilerin sözlü, yazılı, görsel, işitsel ve deneysel olarak islenmesini, üretilmesini, geliştirilmesini, aktarılmasını sürekli bir bicimde sağlayan bir dil olması Latinceyi daima özel kılmıştır.
Latium ve Roma
Latium volkanik açıdan aşırı bir alan içermektedir. Latinlerin iskanı sonucu onların da ana dili haline gelmiştir. Fakat Roma’nın sanatsal, bilimsel açıdan on adım öteye geçmesini sağlamıştır. Ne kadar Latinler bu dile sahip çıkmış olsa da Roma da bu dilin Latium ile doğması Roma’yı daha özel kılmıştır.
Yeni olan her şey insan oğlunun dikkatini çekmektedir. Bu nedenle Roma yeni bir dili doğurmuş ve Antik çağ da tüm milletlere bunu yapmıştır. Latium, Latince’nin doğduğu topraklardır.
Latince ve özelliği
Latince doğduğu İtalya’da, kendiyle hiçbir alakası olmayan dillerle de bir arada yaşadı. Mesela Etrüsklerin dili Latincenin mensup olduğu Hint-Avrupa dilleriyle alakasızdı. Zamanla Roma’nın fethedip ilerlediği Apenin Dağları’nın kuzeyindeki Avrupa’da en geniş olarak konuşulan Keltlerin dili de böyleydi.
Az kalsın Roma’yı tarihten silecek derecede ilerleyen Hannibal’in Kartaca’sı ise Sami bir dil konuşuyordu.
Latince hala kullanılıyor mu biraz da bu konudan bahsedelim.
Latince şu an da Vatikan’ın resmi dilidir. Bilim adamları, tarihçiler ve din adamları bu dili kullansa da teorik açıdan olur bir dildir. Sadece dine, bilime ve tarihçilere tuttuğu ışık göz ardı edilmemelidir.
Aynı zaman da Latince romantik diller, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca, Portekizce vb. İçin bir anahtar sağlar. Latince batı medeniyetinin evrensel dilidir.
Latince ve Son
Herhangi bir şeyin öğreniminde Modus belirleme güçlüğü, hepinizin tahmin edeceği üzere, öğrencinin yaşı, algı kapasitesi, dünya görüşü, harcadığı süre ve emek vs. Gibi, değişebilirliği bulunan unsurlardan kaynaklanıyor. Dahası okullardaki yıllık, hatta -diyelim ki- dört yıllık müfredat bile, insan elinden çıkma olduğu için genelin düzeyini hedeflemek durumundadır, olan üstün zekâlıya ya da geri zekâlıya olur, çünkü genel her daim bunları öteler, üstün veya geri olsun, fark etmez, geneli oluşturan kitle kendi biliş prosesinde kaçınılmaz olarak kendi kapasitesini ve birikimini esas almak ve buna uymayanları ya itmek ya da çekmek zorundadır.
Latince şu an da ölü bir dil olduğu için bir çok insan tarafından tercih edilmemektedir. Bir toplumun fayda sağlayacağı dilleri seçmesi aşikardır. Bu nedenle bu konuda kimse ayıplanmamalıdır. Latince ne kadar özel bir dil olsa da tarih, bilim ve din için ışık tutmakta ve çoğu zaman hobi olarak günümüzde varlığını sürdürmektedir.
Batı düşüncesinin ve uygarlığının kasik yazına dayanması nedeniyle batıyla ilgili sosyal bilimler üzerinde araştırmada bulunacak kişiler için Lâtin dili ve yazını özellikle gereklidir. Latin Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalında 8 yarıyıl boyunca öğrencilere Eski Çağ ve Orta Çağ üzerine araştırma yapmak için formasyon vermek amacı güdülmektedir. Bu ana bilim dalını bitirenler, hevesli olmaları durumunda bu alan ve konulara yönelebilirler. Ancak uygulama göstermiştir ki, öğrencilerimizin çoğu, özel ve kamu kesiminde iş bulabilmiştir, pek azı ise mesleğine en yakın olarak müzelerde çalışmaktadır. Yüksek lisans ve doktora yapmaları durumunda ise üniversitelerde görev alabilmektedirler.
Bugün yaşayan bir çok dünya dilinin ortak atası sayılan ve yaklaşık 2000 sene boyunca eğitim ve bilim dünyasının ana dili olan Latince, hakkında tarihin anadili sayılmasını da göz ardı etmemek gerekiyor.
Özellikle teknik kaynaklarda isimlendirmelerin hala Latince ile yapılıyor olması sayesinde, yüksek eğitim alan öğrenciler bu dili öğrenmeye ve onunla haşır neşir olmaya devam ediyor. Bu yüzden Latinceye “yaşayan ölü” demek hiç de yanlış bir benzetme değil. Tekerlemeye benzeyen deyimleriyle, bugün kullandığımız pek çok kelimenin kökünün bu dile dayanmasıyla son derece akılda kalıcı olan Latince, ölü olmasına nazaran, esnekliği ve dayanıklılığı olan bu dil araştırmaya değer bir konudur.