Mental Ascension

Bu aralar moralimin yüksek olmasını yogaya ve meditasyona borçluyum. Daha önceden de esnemek ne demek bildiğim için yoga hareketlerini uygularken can veriyorum resmen. Bütün kaslarım çalıştığı için sabah dayak yemişim gibi uyanıyorum ahahahah. O nedenle yoga ve yoga sonundaki meditasyonum sayesinde “Mental Ascension’’ yazısını buraya yazmaya karar verdim.

Öncelikle mani dönemi sonrası uzun süren depresif dönemden kendimi uzak tuttuğum için çok şanslıyım. Aylar sürebilirdi ve beni süründürebilirdi. Bu nedenle kendimi gerçekten çok şanslı ve başarılı hissediyorum. Özellikle bu hastalıkla savaşmayı öğreten, hastalığımın ne olduğunu en ince ayrıntısına kadar anlatan bir doktorum olduğu için çok şanslıyım. Bu zamana kadar kadın bir doktorum olmamıştı lakin kendisi ile her şeyi konuşabiliyor hatta dedikodu bile yapabiliyoruz. Tam bir kahraman! Atam sen iyi ki biz kadınlara özgürlük tanıdığın bir ortam hazırladın. Umarım bu ortam gerilemek yerine ilerler! Bu arada biz gençlerin, hala çıtırız biliyorsunuz… 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun!

Fight with your mind!

Aklımın bana oyun oynamaması için sürekli kendisini ölçüp tartıyorum ve kendimi sürekli meşgul ediyorum. Bir şekilde “fight with your mind!’’ Diye bilmek için kendimi yoruyorum. Yürüyorum, meditasyon yapıyorum, yoga yapıyorum, yazıyorum, izliyorum, çalışıyorum. Kendimi boş şeyleri dinlememek adına sürekli meşgul ediyorum. Çünkü bu kafayı meşgul edip onu doyurmam lazım bunun artık farkındayım. Çünkü beynim aç kalınca sapıtıyor ve fiş kopuyor. O zaman ya çok aç kalıyor ya da iştahı kapanıyor. Düzene sokmak için onu istediği kadar hatta bazen aşırı doyuruyorum. Çünkü zihnim sürekli bir şeyler ile meşgul olmak istiyor ve ben ona saçma sapan bilgiler hatırlatmak ya da onu üzüp sinirlendirmek zorunda değilim. Öğreneceğim çok şey var o nedenle bombok durumlarla meşgul olmasına gerek yok!

Şimdi kahvemi bitirdim ve uyku meditasyonumu yapıp rüyalarıma renk katacağım! Yazdıklarımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Geceye sakin bir Eminem şarkısı bırakıyorum!

Silence

Sessizliğin çöktüğü geceleri seviyorum. Ama aynı zamanda yaz gecelerinin verdiği gürültülü huzuru da seviyorum. Ben kış insanıyım ama yaz mevsimini de aşırı özleyen bir tipim. “Silence’’ adlı yazımda gece huzurundan bahsedeceğim.

Genellikle içtiğim ilaçlardan ötürü ya çok aptallaşırım ya da uyku asla bana gelmez. Kendimi iyi hissettiğim zamanlar ise yani sevinçliyken uyku durumumu ayarlayabilirim. Sonunda o dönemdeyim ve artık bipoların yaşatacağı sıkıntıları ve uykuma etkisini biliyorum. Sadece geceleri kilom aklıma takılıyor hahhaah bunu da zaten çoğu kadın düşünüyor. İlaçlar çok fazla ödem yapıyor ve ben yürümeme rağmen o ödemden kurtulamıyorum. O nedenle kardeşim gelince sırtımın asla sıkıntı yaşamayacağı bir düzene, spor düzenine gireceğim ve toksinlerimden arınacağım, toksiklerden arındığım gibi…..

Geceleri sadece insani sorunları düşündüğüm için bu yazının adı kesinlikle silence olmalıydı. Çünkü ben asla kafası susmayan bir insanım lakin şu an sadece insanı nedenleri konuşuyor benim balım beynim.

Gecenin tadını elbetteki kahvemle çıkarıyorum. Sizlere bir uyku şarkımı bırakmak istiyorum. Biraz da değişim gelsinnn!

SEÇİM

Çocukluğumdan beri yağmurdan aşırı derecede hoşlanırım. Yağmurda saçlarım aşırı kabarırdı, o zamanlar şimdikine göre daha gür saçlarım vardı ve nem ile birlikte aşırı kötü bir hale gelirdi ve çok komik olurdum. Lise fotoğraflarıma vs. bakınca kendimi çok çirkin buluyorum. Değiştim ve geliştim. Ruhum da değişti ve gelişti ahahaha. SEÇİMM…..

Birçok hastalığı bünyemde barındırmama rağmen hala güldüğüm için kendimi seviyorum. Yağmur hayallerimi getirecek bana biliyorum ve tüm hastalıklarımı temizleyecek. O nedenle ben hayata inanmayı kabul ettim. Filmin koptuğu her anı benimsiyorum ve canımı acıtmış her olaya yallah diyorum. Çünkü bu yorgunluktan ziyade, enerjim emilsin istemiyorum. Kendi hayatım için daha çok çabalamam gerektiğini çok geç öğrendim. Başkalarının doğrusu ile yaşadığım her günümden özür diliyorum. Çünkü aklımı, delirmemi hatta bipolarımı hatta ve hatta ağlamalarımı bile seviyorum. İnsan olduğumu hissettiriyorlar.

Çocukken mp3 çalarımda dünyanın en komik şarkılarından olan Muhabbet- sie liegt In meinen armen dinler ve EFKARLANIRDIM. YA HAHAHAHHAA. Dünyanın en masumane efkarlanması ilan ediyorum bu anı.

Mp3 çalarımda şu an bana aşırı komik gelen şarkı vardı ama bunun yeri apayrıydı. Şimdi de onu dinleyerek bunu yazıyorum ve yağmurda yağıyor. Küçük Burcu’ya selam deyin!

Güzel her anım için gerçekten teşekkür ediyorum. Babamla çok çatışmamız olsa bile ben bir şekilde kendime yetmeye çalıştım. O nedenle her zorluğa sanırım kendimi mutlu etme çabalarımla göğüs gerdim. Elinde tarakla oda da konser verenn o kız çocuğu asla pes etmedi. Sürekli hayal kurdu. Ben her kötü olaydan sonra bile hayal kurardım. Büyüyünce kurmamız unutmamız çok saçma. Şimdi meditasyonla hayatımın en derinlerine iniyor ve o küçük kızı mutlu etmeye çalışıyorum. Acımasız çok insanla karşılaşmış olsam bile, babam iktidar ben muhalefet olsam bile bir şekilde hayat bana bir yol çizdi. Sırada önümdeki yeni yolda ne tarafa gideceğimi seçmek kaldı.

Rain

Seçimimi yaptım. Ben direkt hayallerime uçmaya karar verdim. Yağmurlu havalardaki hayal kuran o kız artık o hayallerini gerçekleştirmek için çabalayacak. Onları düşünecek ve olumsuz her anı yok edecek. Mutluluğuna kavuşacak tekrardan. Tüm ruh emicilere rağmen. Kendimi üzdüğüm, kendimi kenara attığım her an için özür dilerim. Bir gün kendimi karşımdaki için kenara attığımdan ötürü bana potansiyelin fazla bunu kullanmalısın denmişti. Ya yaaaavvvvvvv neyseee. Hahahahaha senden sıra mı geldi lan bana. Aaaaa.

Hahahaha neyse anlayacağınızzz bu kız yolunu tertemiz bir düzenle başlatalı birazcıkk oldu. Size güzelliklerle geleceğim! Hayat izle benii!

Sevgilerimle!

Reminder

Beyinde yankılanan bazı sesler bir şeyleri hatırlatmak adına yankı yapar. Bu nedenle de bazı anlar bıkkınlık geçirebilirsiniz, bu yazımda sizlere “reminder’’ başlığı ile geliyorum. Biraz zihnimizi iyileştirelim.

Okuduğum kitaplardan yola çıkarak şunu belirtmek istiyorum ki, bilinçaltımız iyiyi ya da kötüyü ayırt edemiyormuş. Yani bilinçaltımızın aklı yok. O nedenle de rüyalarımız bilinç dışı gerçekleşiyor. Hani sürekli olumlu düşün derler ya işte tam da bu yüzden! Bilinçaltınıza gönderdiğiniz olaylar olumlu ise rüyalarınız da ve hayatınızın geri kalanında şirinleri görebilirsiniz.

Ben yaptığım meditasyon ve yogalar özellikle yoga sonu “ceset pozisyonu’’nda genellikle hayatıma huzuru, zenginliği ve vicdanı çağırıyorum. Belki çoğu durum iyi niyet ile başıma gelmiş olsa da ben kesinlikle iyi niyetten vazgeçecek değilim. Sadece bencil olmaya çabalıyorum. Bunu mani döneminin sertliğinden öğrendim. Kaç ay canımı okudu resmen. Kimseye zarar vermemeye çalıştım lakin zararın çoğunu da kendim yaşadım. O nedenle bilinçaltımı temizlemek ile uğraşıyorum. Kendime huzuru, zenginliği ve mutluluğu çağırıyorum. Çünkü bunları hak ettiğimi biliyorum.

Amcam her zaman bir şey dileyeceksen az ile yetinme çok dile der. Sen dile ki sana gelsin. Hatta sabır dileme, sabır gerektiren durumlar başına gelir der. Kendisini aşırı haklı bulduğum bir yaş geçirdim. 28. yaşımın adını “reminder’’ koyuyorum.

28 yaşıma ithafen…

Everytime we try to forget who I am
I’ll be right there to remind you again

Her neyse zamanımız bence bu dünyada çok değil o nedenle pek de samimi olmayan hayatı iliklerime kadar kendim olarak yaşayacağım ve herkes de bir iz bırakacağım. Herkes de var olacağım. Kendimi kendim olabilmek için eğiteceğim, hayallerimdeki kadın bu değil. Hayallerimdeki ben aşırı neşeli bir ben. O nedenle neşemi kazanmak için kendimi temizliyorum. Selam dünya neşemi getirdim! Ki sen neşeden nefret edersin. Kimi insan da neşeden nefret eder ve kasvetin içinde boğulmak ister, o kişi ben değilim. Ben güçlü ve neşeli olanım. Bu nedenle dünya beni unutma, çünkü sana unutamayacağın anılar bırakıyorum. Bir düşüşü ve kocaman bir yükselişi. Pes etmeyişi ve asla vazgeçmişi. Senden kurtulmaya çalıştım biliyorsun, ama evet işte buradayım! O nedenle bana istediklerimi sunmaya çalışmalısın. Çünkü benim artık tek derdim bu. Tek derdim o küçük Burcu’nun odasında kurduğu hayaller.

Başarı, zenginlik, mutluluk ve şefkat. Zenginliğimle hayvanlara sonsuzuma kadar el uzatmak. Yardıma ihtiyacı olanlara koşmak ve kendimi mutluluk ile giydirmek. Mutluluk ile giyinen insan ışıldar! Bunu hiçbir marka size sunamaz. O nedenle daha birçok hayalimin gerçek olacağı günlere gidiyorum ve çok yakınım biliyorum. Evet dünya bana merhaba de!

Him and I

But, what the fuck is love with no pain, no suffer

Bir kitap olsaydım sizi bu cevabımla yanıltacağım ama Uğultulu Tepeler olmak isterdim. Duyguların en üst düzeyde yaşandığı bu kitap, nefreti, aşkı, üzüntüyü, stresi vs. vs. her şeyi size inanılmaz derecede yaşatıyor. Emily Bronte bu kitabı yazarken ne hissetti gerçekten bunu bilmek isterdim.

Kitaptan spoiler vermeden bahsetmem gerekirse, küçük düşürülmüş bir adamın cani neticesindeki intikamını okuyoruz. Küçük düşmesinin sebebi de onu seven kadının kendisini ezik görmesi. Realist bir şekilde bunu dile getirmesi. Yani gerçeklikte olması. Yalnız kadın da bu adamı aşırı seviyor orası ayrı. Neyse bahsederken daha çok işin içine giriyorum ve spoiler vermek istemiyorum.

Bu kitap benim hep başucu kitabım olmuştur. O kadar güzel nefret ediyorsunuz ki karakterlerden bunu yaşatan çok az kitap var. Ya da o karakterle mutlu olabildiğiniz de çok az kitap var. Gerçekten hiçbir karakterin yerine kendimi koyamıyorum. Bu nedenle de benim için en ilginç kitaplardan biri. Normal de ben kendimi okuduğum kitapta bir karakterle mühürlerim ama bu kitapta mühürleneceğim biri yok. Çünkü herkes aşırı derecede cani…

Bu nedenden midir bilmem başlığa Him and I demek istedim. Çünkü çoğu ilişki de böyle değil midir? Duygusal olduğunuz her noktada bir acımasız tepki saplanır göğsünüze. Dünya hassas kalplilere cehennemdir. Bu nedenle de sizin de çok realist olup, kalbinizin yarısını sökmeniz beklenir. Ya da tamamını.

Heathcliff and Catherine

Burada bahsettiğim Him and I, Heathcliff ve Catherine. Onlar iki ayrı insan, aşıklar ve yine iki ayrı insanlar. Kitabın realistliği, acımasızlığı bu nedenle de sizi sizden alıyor.

Kitabı ilk okuduğumda lisedeydim. O zamanlar hayata daha realist baktığım için Catherine karakterini sevdiğim anlar oldu. Lakin kendimi ondan hiç bulmadım, ama şimdi kendisine bir yabancı gibi bakıyorum. Artık sende bir yabancısın Catherine…

Umarım bu yazıdan gaza gelip okumadıysanız Him and I başlığını hak eden, iki ayrı insanı ifade eden Uğultulu tepeleri okursunuz!

Şimdi filtre kahve yapacağım. Normal gold kahveyi bıraktım… nedenini sormayın…

Sevgilerimle!

Wouldn’t see the point of living on if one of us died

A healthy day

Bugün sabahtan başlayarak yeme düzenim konsuundan itibaren sıkı bir düzene girdim. Sabah protein ağırlıklı beslendikten sonra, öğleden sonra tarçınlı elma ve soğuk filtre kahve içtim. Ama bunları yapmadan önce yoga egzersizi yaptım. Sonrasında akşam yemeğinde ise taze fasulye yedim ve yürüyüşe çıktım. Dönerken de filtre kahvemi alıp eve geldim.

Yeme düzenimi değiştirince, hayatımın da değişeceğine inanıyorum. Daha az kazık yerim belki 😊

Hahaha cidden inanıyorum ama, hayatımı düzene sokacağım. Iphone sağlık uygulamasına yoga programımı bağladım ve yürüyüş egzersiz ne varsa günümü takip edip, kendimi aşırı derece de yorabiliyorum. Çünkü yorduğum zaman erkenden uyuyup, erkenden kalkabiliyorum.

Hayattan birçok beklentim var artık. Çünkü ben beklentilerimin gerçekleşmesini bekleyecek kadar meditasyon yapıp, hayal kuruyorum. Artık hayattan beklentim yok demiyorum. Ot gibi depresyon, bunalım, bipolar, anksiyete yaşamak istemiyorum. Çünkü artık kendi ayarlarımı kendim belirleyebiliyorum!

Bugün çok huzursuz bir durum yaşamama rağmen, sinirlerime hakim olup kendi hayatım için çabalamaya devam etme çizgimin üzerinden bir daha geçtim. Önümde hiçbir olay, hiçbir kişi olsun istemiyorum. Kimsenin hayat isteklerine göre yaşamak zorunda değiliz.

Sosyal medya ile arama biraz mesafe koydum. Profilimi kapadım, başka bir sosyal medya hesabımı temizledim vs. zamanı gelince onları da düzenli kullanmaya başlayacağım. Çünkü anlatmak ve paylaşmak istediğim şeyler birikiyor. A healthy day alarmı!!!

Bunca zamandır kendi fikirlerimi kapattığım için kendimden özür diliyorum. Kimse benden önemli değil!

Sevgilerimle!

Meditasyon

Hayatta en büyük hatayı olumsuz düşüncelerin havuzunda kendimi bırakarak yaptım. Hayal kırıklığı yaşadığım anlarda etrafımı saran olumsuz düşüncelere kendimi bırakarak üzüntü havuzunda boğuldum. Şimdi Meditasyon adlı yazımda cehenneme girerken nasıl döndüm ondan bahsetmek istiyorum.

Bencil insanlarla çok fazla tanıştım. Bencilliği ile kendi hayatını önemseyen ve beni de o hayata uyum sağlamak zorunda bırakan çok insanla tanıştım. Bazen çok fazla kavgalarım oldu bazen de pes ettim. Lakin şunu anladım, benim de bir hayatım varmış. Benim hayatım sürekli eleştiri alan bir hayat oldu. Nedeni ise insanları kalıplara sokmadım. Tamamen oldukları gibi kabul ettim ve olumsuz yorum yapmadım. Bu nedenle benim düşüncelerim, benim arkadaşlarım ya da benim hayatım olumsuz düşünceleri duymama neden oldu. Bunu yaşıtım insanlarda yaptı, 50 yaşındaki insan da yaptı 90 yaşındaki insan yaptı. Kendi hayatlarına bakmadan yorum yapan insanların üzerime çok geldiği an yaşadım. Kendi hayatlarına bakmadan olumsuz yorum yapan insanlar, benim ayarlarımla fazlasıyla oynadı.

You can say goodbye to negative thoughts

Birçok durum yaşamama rağmen ve yapılan olumsuz yorumlara rağmen savunmaya geçen taraf ben oldum. Herkesin hayatında olan değişik tipli insanlar benim hayatımda da oldu. Ama kimse kendi hayatındaki insanlara değişik demedi ve bana deme cüretinde bulundu. Ben ne yaptım, haklısın evet doğru bende gördüm vs. vs. şimdi sağlam olan dostluklarım ile yola devam ederken onların kararlarıma daima saygı duyduğunu görüyorum. Çünkü dostlarımın da hayatında olan insanlara bende karışmadım. Meditasyon saygı gördüğünüz zaman yeşerir.

Şimdi acı kahvemi içerken hayatıma baktığımda gereksiz yere kendimi çok fazla yorduğumu görüyorum. İnsanları fazla umursadığım için kendimi kenara attığım nedenlerden dolayı aşırı yorulduğumu görüyorum. Herkes temizmiş bir ban hatalıymışım gibi davranıldığı için kendimi kötü hissettiğim anlardan özür diliyorum. Saygı görmediğim birçok konudan ötürü de bu insanlara hoşça kal diyorum.

Şimdi Meditasyon derken, kendime saygı duymayı, sevgi duymayı öğrendim. Kendi hayatımı kenara attığım anlarda şunu işitmiştim “sen güçlü bir insansın, kendini bu kadar bırakma’’ ya da “sen de daha fazlası var’’ ya aq salağı senin yüzünden, senin manipülelerin yüzündenn kendimi mi dinleyebildim. Ay neyse ahhaha kendimize geliyoruz ve kendimize değer veriyoruz. Başkasına kendinizden daha çok değer verirseniz üzülürsünüz!

Umarım daha mutlu olacağımız günlere doğru gideriz sevgili okurlar.

Sevgilerimle!

Gorgon Medusa

Yunan Mitolojisinin en entrikalı hikayesinden bahsetmek istedim. Bir kadının ne kadar saçma bir şekilde cezalandırıldığını anlatacağım.

İçlerinde Medusa’nın da olduğu üç kız kardeş Gorgon olarak bilinmektedirler. Bu arada Gorgonlar, Keto ve Forkis birleşiminden oluşmaktadır. Bunun da bilgisini verelim.

Medusa mükemmel güzellikte bir kadındır. Güzelliği ile tanrıları kendine aşık etmesiyle bilinir. O kadar güzeldir ki güzelliği başına bela olmuştur. Bütün kadınların kıskanmış olduğu Medusa, Athena’ya ait bir tapınakta yaşamaktadır. Hesiodos’un vermiş olduğu bilgiye de bakıldığında üç kız kardeşten sadece Medusa’nın ölümlü olmasını bilmekteyiz.

The Story of Medusa

Poseidon, Medusa’nın güzelliğine karşı koyamayan tanrı olarak bilinmektedir. Bu nedenle de bir gün dayanamaz ve Medusa’ya, Athena’nın tapınağında zorla sahip olur. Athena da kısa sürede tapınağında olan bu olaydan haberdar olur. Saçma sapan alınganlık yaparak da tapınağında olan bu olaydan ötürü kendisini aşağılanmış hisseder. Lakin Athena, Medusa’yı kıskanmaktadır. Kıskançlığına engel olamayarak Medusa’yı iri gözlü, sarkan dilli, kocaman dişleri olan bir canavara dönüştürür. Saçlarının her teli de yılana dönüşmüştür. Medusa’nın kardeşleri de saçma bir şekilde bu cezalandırılmadan nasibini almışlardır. Yani olayı yapan Poseidon, Athena’nın gücü zavallı Medusa’ya yetmiş. Kadın, kadının en büyük düşmanıdır. Bunu her zaman söylerim.

Fakat Medusa’nın Gorgon olması ile cezası bitmemiştir. Porseus, saçma sapan bir izdivaç davası için Medusa’nın kafasını kesmek istemektedir. Bunu annesinden hoşlanan ve aşkına karşılık bulamayan yalancı Kral Polydektes için yapacaktır. Çünkü Porseus’un annesine aşık olan Polydektes aşkına karşılık bulamamıştır. Bir plan yapar ve başkasına talip olduğunu açıklar. Böylece annesinin yanından Porseus’u uzaklaştıracağını düşünmektedir. Başkasıyla evlenmek içinde Medusa’nın kafasına ihtiyacı olduğunu söyler. Saçmalığa bakar mısınız? Medusa’nın ne suçu var…

Athena bu durumdan haberdar olur ve kıskançlığı hala devam ettiğinden dolayı, Perseus’a yardım eder. Athena kinci kadınların baş tanrıçasıdır. Aksini iddia eden buradan ayrılsın.

Jealousy and the end

Porseus’a Medusa’nın bulunduğu yeri söyler ve Medusa ile göz göze gelmemesi gerektiğini belirtir. Yoksa taşa dönecektir. Hermes’ten ise Medusa’nın başını kesmek için tırpan alır. Perilerden kanatlı bir çift sandalet alır ve en son Hades’ten görünmezlik miğferini alır. Perseus’a teslim eder. Şerefsizlik diz boyu. Neyse.

Medusa’yı bulan Perseus, Medusa’nın kafasını keser. Medusa’nın kanlarından ise Poseidon’nun ona zorla sahip olmasından dolayı Pegasus ve Khrysaor ortaya çıkar. Poseidon’un çocuklarıdır.

Athena ise sarayda Porseus’u bekler. Porseus, Medusa’nın kafasını getirdiğini söyler fakat herkes onunla alay eder, torbadan çıkan kafayla birlikte ise herkes taşa dönüşür. Medusanın kanını ise Athena alarak şişeler. Hatta Asklepios, Medusa’nın kanını şifa için kullanmıştır.

Bu mitolojik öyküye diyeceğim tek bir şey var. Mitolojik varlık bile olsanız pislikseniz, pisliksinizdir.

Sevgilerimle!

Mental Motivation

Mental Motivation yazımda, ülke olarak gergin olmamızın çok alakası var. Dün belirli birtakım olaylar yaşandı. Bir dönüm noktasındayız buna eminim, lakin bu bizim aleyhimize mi yoksa lehimize mi olacak bundan emin değilim. Fakat yazımda siyasetten bahsetmeyeceğim. Sadece bu yorgunlukla nasıl mücadele ettiğimi anlatacağım.

Bildiğiniz üzre bipolar hastalığı duyguların zirvede yaşanmasına neden oluyor. O nedenle ben mutluyken çok mutlu mutsuzken de çok mutsuzum. Bu nedenle ülke sıkıntıları, gelecek kaygısı, işsizlik, aile geçindirme, temel ihtiyacın karşılanmaması gibi sorunların yaşandığı dönemlerin içinde bende kendimi çok çaresiz hissettim. Korona dönemi benim için çok sıkıntılıydı fakat evde durmayı öğrenebilmiştim. Bunca sıkıntının olduğu bir ülkede bende kendimi çok az bir noktada hissettim. Korona döneminde iki senelik bir bölüm daha bitirdim. Sonra İzmir de işe girdim. Fakat gerçekten fazlasıyla yorulduğumu bu sene mart ve nisan ayında iliklerime kadar hissettim. Kışın da bunun sinyallerini vermekteydim.

What is Feeling Good?

Hayattan umudumu kestiğim anda fişimi de çekmek istediğim ve bunu yapmaya kalkıştığım zamanlar oldu. Şimdi hala ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz ve ben hala kendimi kötü hissediyorum. Lakin kendimi yeterli hissetmek için çok araştırıyor, çok okuyor, çok izliyorum. Çok çalışıyorum. Gerçekten inanılmaz çalışıyorum. Bu yorgunluğumla kenarda oturmak istemiyorum. O nedenle kendi ruhumun ihtiyacını çalışarak depoluyorum. Okuyarak başka dünyalara ışınlanıyorum. Dinleyerek başka dünyadaki seslere ulaşıyorum. İzliyorum ve kendi karakterimi buluyorum.

Yoga ile meditasyon yapıyorum. Hem zayıflamak hem de sağlığımın iyi olması adına yürüyorum. 6-7 km yürüyorum. Sahil boyu kendimi olmak istediğim yerde görmüşüm ve ona gidiyormuşum gibi yürüyorum. Pes etmemek için, modumun düşmemesi için elimden geleni yapıyorum. Çünkü artık bu hayata, bu ülkeye yenilmek istemiyorum.

İstiyorum ki bende bir şeylerin ucundan tutabileyim, kendim ve bu ülke insanları için. Bu nedenle de ilerde herkese ulaşabilmek istiyorum. Umarım çoğu yardıma ihtiyacı olan gerçek insanlara kucak açabileceğim.

Hayallerime odaklanıyorum, hedeflerimin içinde geziyorum. Bunları yapmazsam mental olarak çökeceğim bunun farkındayım. O nedenle pes etmemek ve asla vazgeçmemek adına çabalıyorum. Mental Motivation denilen olaya evet bende buradayım diyorum.

Yaşımız ilerledikçe hayal kurmayı unutuyoruz. Hayallerimiz için çabalamayı kenara atıyoruz. Yapmayalım. İstediğimiz dünya düzeni için savaşalım. Kendi hayatımız ve ülkemiz için çabalayıp çalışalım, uğraşalım, ben inanıyorum kişi sadece kendini düşünmediği zaman ilerliyor hayatta yoksa vasıfsız kalıyor. Ruhsuz, vasıfsız ve işe yaramaz kalıyor. O nedenle beraberlik için kendimiz için, ülkemiz için vazgeçmeyelim.

İnanıyorum!

Sevgilerimle!

Happy Mother’s Day

Happy Mother’s Day derken hem annemin, hem tüm annelerin anneler gününü kutluyorum. Annelerin emeği küçümsenecek bir emek değil, bunu belirtmek isterim. Yanımıza olan olmayan tüm annelerin de Anneler Günü Kutlu Olsun. Annelerimiz bizi daima görüyorlar ve onlar daima bizimleler.

Anneme olan sevgimi şuraya 50 sayfa yazsam anlatamam. Benim mutluluğum için yapmadığı tek şey yok. Benim onu kararlarımla üzdüğüm çok zaman oldu. Ama her olayın sonunda ben daima senin yanındayım dedi bana. Yanlış kararlarımda bile benimleydi. Anneliğin sevgisini daima yaşattı bana. Annemin emeği üzerimde o kadar çok ki… benimle ağladığın günlerde bile gözlerinden öpüyorum seni annem.

Annesi yanında olmayan herkes için bende buruğum. Lakin onlar sizi her yerden görüyorlar, sevgileri daima sizinle buna eminim.

Annem bu hayattaki en değerli varlığım. Hediyesini ona verirken bile ağladı resmen bir saat boyunca. Birlikte ağladık, bu konuda anneme çekmişim sanırım. Ağlıyoruz biz…

Onun sadece mutluluktan ağlamasını isterim. Kararlarımı verirken annemi dinlemeyi öğrendim artık. Annemin hislerine, annemin tecrübelerine güvenmeyi öğrendim. Ben üzüldükçe o da üzüldü. Ben mutlu olayım diye elinden geleni yaptı. Hiç bir zaman bencil olmadı, karar verirken iki tarafı da düşün daima dedi. Kararlarım için kalktı kimi zaman kendi o işe el attı. Anne doğulmuyor, anne olunuyor. Benim annem, çok güzel anne olmuş. Bunu haykırabiliyorum.

Annem ve annelerimiz, iyi ki varsınız! Siz olmasak hayatımız nasıl olurdu bilemiyorum.

Seni seviyorum annem, iyi ki benim annemsin! 🥹💕

Hah şunuda söylemek istiyorum. Anne olmaya hazır olmayan kimse anne olmasın bence. Bu sevgi dolu yazımda onlardan bahsetmek istemedim ama kısaca bahsetmiş oldum.

Her neyse Happy Mother’s Day!

Benim bebeğimsin sen canım annem! ❤️