Bugün okumasını baya zevkli bulduğum bir konudan bahsetmek istedim. Cadı ve şeytan ilişkisi. Bu aralar sıkça çeşitli kaynaklardan cadı ve şeytan iliikisi başta olmak üzere aynı zamanda cadı avlarınında araştırmasını yapıyorum. Bir de lucifer üzerine bir kitap aldım, onun yanında bir iki kitap daha gelecek, o zaman net bir şekilde bir yazıya ulaşmış olacağım. Neyse konumuz cadı ve şeytan. Konuya ilginiz varsa “cadılar ve cadı avı” kitabını okuyabilirsiniz. Bu konu hakkında ayrıca ben internetten de çeşitli kaynakları araştırıyorum. Net bilgilere ulaşmak için tek bir kaynağa bağlı kalmamak gerektiği görüşündeyim. Bunun yanında öğrendiğimiz bilgileri kendi süzgeçimizden de geçirmemiz gerekiyor. Neyse uzatmıyor ve konuya giriyorumm.
Geleneksel cadı bilgisine dayanarak, insanlara zarar veren cadının gücü kendinde olan güçten kaynaklanmamaktadır. Cadı, şeytanın yardımı olmadan bir hiç olarak bilinir. En çok kabul gören algı, şeytanla ilişkiye giren cadı algısıdır. Cadı, şeytanın hizmetçisi olarak emirlerini yerine getiren, sonuçta onun adına insanlara zarar veren bir fahişedir. (theufelsure)
Bu tasarıma göre, şeytan kandırılmaya yakın zayıf karakterli kadınlara insan kılığında yaklaşır. Kadınlarla sevgili olur. Bu yolla Tanrıyı ve Hıristiyanlık inancını reddederek, kendine bağlanmalarını ve emrine girmelerini sağlar.
Kötücül amaçlara daha iyi hizmet edebilmeleri için kulaklarına sapkınlık dolu fikirler fısıldar. Kıskançlık ve nefret duyguları uyandırır. Kimi zaman çevrelerine zarar verebilmeleri için zehirli terkiplerin formüllerini verir.
Cadı Avı Çağı boyunca görülen cadı davalarında, sanıkların sorgulanma sürecinde mahkeme en çok cadının şeytanla olan işbirliğinin niteliğine ilişkin ipuçlarının aranması konusuna yoğunlaşır. Aziz Augustinusun öğretilerinden yola çıkılarak Hıristiyanlığa karşı kurulan bir kumpasın varlığına inanılır.
Cadının şeytanla girdiği, efendi-köle ilişkisinin temelinde kadının göstermiş olduğu zayıf karakter ve sapkınlığa varan cinsel açlığının yattığı inancı, 16. yüzyıldan itibaren görülen tüm cadı avı davalarının ana eksenini oluşturur. ( biliyorsunuz ki kadının düşük iradeli, günaha yatkın olduğu tüm dini kitaplarda yazmaktadır, ben buna genelde kulak tıkıyorum)
Başlangıçta Katolik Kilisesinin daha sonra sivil mahkemelerin, üzerinde çok konuşulan, çok yazılan ancak somut olarak kavranamayan şeytan hakkında cadılar aracılığıyla bir şeyler öğrenebilme çabaları, bir itiraf aracı olarak işkencenin daha ağır uygulanmasını da beraberinde getirir.
İşkence sırasında, şeytanın dış görünüşü sorulur, çizilen resimlere benzeyip benzemediği hakkında bilgiler alınmaya çalışılır, cinsel ilişki hakkında sanığın neler hissettiğine dair sorular da sorulmuştur. Bu bilgilere ulaşmak için sanık genelde ağır işkencelere maruz kalmıştır. Sanığın vermiş olduğu cevaplara göre şeytanın çizimi yapılır ve bunun sonucunda mahkemelerin ve demonogların sürekli farklı figürlere ulaşması nedeniyle net bir figür ortaya çıkarılamamıştır.
Kısaca şeytan ve cadı arasındaki ilişkiyi anlatmış oldum. Umarım severek okumuşsunuzdur.
Sevgilerimle