Kedilerden asla vazgeçme

Cidden blogumun adını bu yapacağım sanırım. Kedilerden asla vazgeçme… Bugün kendimi dışarı atıp yine ve yeniden sokak sokak dolaştım. Bir de yeni yapılan köprüye karşı deniz kenarında bir arkadaşımla sohbete daldık. Yeni ama güzel bir arkadaşlık. Biraz tuhaf falan tanıştık ama aramız baya iyi aşırı derecede gülüyorum. Yeni insanlarla tanışma duygusunu unutmuştum geçen seneye kadar. Ama bu 2021 senesinde hiç de öyle olmadı. Gezerken, dolaşırken çok ama çok başka hayatları dinledim. Dert ortağı oldum, dert ortağı oldular. Kendimi yenilenmiş hissediyorum. Bugün kahve içmeye gitmeden önce yine bir kedo ile karşılaştık.

Kucak kedisi

Gerçekten kucak kedisi. Bana sürekli patileri ile masaj hareketleri yaptı. Sanırım kedi çekiyorum. Bu aralar baya karşılaşıyoruz kedilerle. Ama bana cidden, gerçekten terapi gibi geliyorlar. Belki de buna ihtiyacım vardır. Belki de bana bilerek geliyorlardır. Ay iyi ki de geliyorlar!

Şunun kafasını yaslayışına bakar mısınız yaaa! Çıldırıyorum. Kedilerle aramda gerçekten çok kuvvetli bir bağ var. Gördükçe gözlerimden kalpler çıkıyor. Sevdikçe yüzümdeki tebessüm kocaman oluyor. Bu kedonun adını ömer koydum. Kendisi ezelin ezel olmadan önceki hali gibi saftirik. Sevgi doluu. Kucağımdan asla inmek istemedi ama kahve içmeye yürümem gerekiyordu. Gerçekten baya bir eğlendim. Aynadaki yüzüme bakınca mutluluğumu görebiliyorum. Perşembe günü de bu arkadaşımla çanakkale ye gideceğiz. Bi kahvaltı falan yapalım dedik, farklılık olur. Her şey gerçekten normale dönüyor sanırım. En azından atak falan kalmadı. Depresyonu da sağlam kovaladım galiba. Yine de her yükselişin bir düşüşü olur gibi saçma sapan bir his sarıyor içimi. Ne yalan söyleyeyim düşmekten çok korkuyorum. Adımlarımı düşmemek için sağlam atıyorum ve kendim için yanlış bir şey yapmamaya çalışıyorum. Korkuyorum ama zamanla geçecek biliyorum. Bu korku beni terk edecek ve ben daha rahat bir nefes alacağım.

Düzensiz beslenmemden dolayı ya da iştahsız olmamdan kaynaklı bu iki gündür mide ağrım oluyor. Aniden kasılmalar giriyor ama bugün çok fazla oldu. Sürekli yürürken mola vermek zorunda kaldım. Midemi göstermem gerekiyor sanırım tekrardan. Ülseri tekrardan en kötü hali ile yaşamak istemiyorum. Sanırım yeniden haşlanmış sebze yemeye dönmem lazım ve kahveyi azaltmam gerekiyor. Zor olacak ama mide ağrısı çekmektense kahveyi azaltmayı daha mantıklı buluyorum. Çünkü ülser ağrısı korkunç bir ağrı.

İzmire de planımı sürekli erteliyorum. Çünkü oraya gitmekten de korktuğumu hissediyorum. Sanki yeniden hastalanırmışım gibi hissediyorum. Hayatımın en zor anlarından birini bu yaz İzmirde yaşadım. Travması hala benimle olduğu için bir türlü cesaretimi toplayıp İzmire bilet alamıyorum. Hatice sürekli ne zaman geleceğimi soruyor ama şu an çok da iyi değilim diyorum ona. Gerçekten de İzmir için iyi değilim. Biliyorum bu durumu da aşacağım ama biraz daha zamana ihtiyacım var. Anlayacağınız korkularım ve ben habire vals yapıyoruz. Ya da tango baya alevliyiz çünkü.

Üçüncü üniversite işine karar verdikten sonra neden ağırdan aldığımı sorguladım bugün. Ona da el atacağım. Aklımda deli planlar var. Önce kitap sonra yeni bölüm ve sonra belki de sağlığımın düzelmesi ile girişeceğim bir iş. Sağlığım bomba gibi olmadığı sürece bir işe girmeye asla hazır değilim. Çünkü kendimi tanıyorum yarıda kalacağım ve bu en son isteyeceğim şey. Ayrıca kitap çıkınca en büyük hedeflerimden birini başarmış olacağım. Sanırım o yolda yürümek daha mantıklı. Severek bağlandığım güzel bir iş. Yazmak dünyanın en güzel olaylarından biri, tabi kedilerden sonra.

Günler güzel geçiyor. Karanlığı aydınlatan ışığa odaklanıp hayatımı yoluna sokmaya başladım. Umarım daha güzel günler benimle ve bizimle olur. Yaşamaktan, doyasıya yaşamaktan vazgeçmiyoruz. Asla vazgeçmiyoruz. Hayata ben de buradayım diyor ve martılar gibi kahkahalar atıyoruz!

Sevgilerimle

Acının gerçek kaynağı sen olma

Kendine acı çektirme. Acının gerçek kaynağı sen olursan kendinle kavgaların başlayacaktır. Kendini sevmeyi öğren. Kendini hayatındaki insanlardan daha çok sev. Bu bencillik değil. Kendini seversen karşındaki insalara sevgini vermiş olursun. Huzurluysan huzur yansıtırsın. İşte kendime notlarım.

Hayat ellerimden kayıp gitmesin diye sımsıkı tuttum kavradım onu. Daha yaşayacak çok an var öyle değil mi? Sürekli bana iyi gelecek şeyler yapıyorum. Yazıyorum, yürüyorum, yoga dahi yapıyorum. Okuyorum. Tanışıyorum. Yeni insanların hayatlarını dinliyorum. Kendime bakıyorum en önemlisi ise kırık yanlarımı sarıyorum. Üzüldüğüm yanlarıma sen daha iyisini hakediyorsun diyorum. Çünkü gerçekten daha iyisini hakediyorum. Bu zamana kadar tek sorunum kendimi ikinci plana atıp başkaları için yaşamak oldu. Kendimi o kadar ikinci plana atmışım ki kararmış, kırılmış ve ihmal edilmişim. Şimdi kendim için en güzelini düşünüyorum. Ben, biz şu an ki halimizden daha fazlasıyız. Biz gerçekten güzel şeyleri kucaklayıp işte ben bu güzelliklerin bir parçasıyım demeliyiz.

Kendimi her zamankinden daha güçlü hissediyorum. Ayaklarım yere sapasağlam basıyor. Ne istediğini bilen bir insan haline geldim. Yaşadığım son depresyon bana bunları öğretti. Yaşadığım son depresyon hayata sımsıkı tutunmam gerektiğini öğretti. Çünkü hayatım ellerimden kayıp gidiyordu. Ya bir hastane odasına tıkılıp kalacaktım ya da hayatı yaşamasını öğrenecektim. Önce acılarımı kucakladım. Tüm kin ve nefretimi kustuktan sonra hepsini çok ama çok uzaklara yolladım. Kötü insanları uzaklaştırdım. Hayatımı dibe çekecek insanlara sadece selam verip yürümeye başladım. Keyfimi yerine getirecek aktiviteler yapmaya başladım. Tek sorunum yemek yiyememek. Onu da aşacağıma eminim. Bazen canım tatlı istediğinde doyasıya onu yiyorum. Ama yemeklerle pek aram yok. Kahve ise hayatımın en önemli kısmı hala. Evde sürekli müzik açıp dans ediyorum. Yoga yapıyorum. Kitapları okurken adeta yaşıyorum. Çünkü artık odaklanabiliyorum. Yürüyorum hem de baya çok yürüyorum. Yolda tanımadığım insanlara selam veriyorum bana selam verip gülümsüyorlar. Balık tutanlara iyi dileklerimi hemen bir çırpıda söyleyiveriyorum. Bu onlara da iyi geliyor bundan eminim. Bir sigara yakmışken bana selam veren insanlarla kısa sohbetler ediyorum. Geçen yanıma yüksek ihtimal üniversiteye giden bir kız geldi. Çakmak istedi. Sonra sohbet etmeye başladık giderken bana konuşmak çok iyi geldi samimiyetle söylüyorum iyi ki karşılaşmışız dedi. Bu kısa cümle bana da iyi geldi. Hayatta iyi olmak, mutlu etmek çok zor şeyler değil. Hayatıma mutlu olarak ve bunu yansıtarak devam ediyorum. Yüm kötülükleri ise çook uzaklara yolluyorum. Moralim inanılmaz iyi çünkü ben acılarımın kaynağı değilim. En önemlisi acılarımın esiri değilim.

Oh kahvemden bir yudum alayım. İnanılmaz derecede güçlendiğimi hissediyorum. Eyşanla her gün karşılaşıyoruz bana iyice alıştı. Dün kucağımda baya bir oturdu. Bende malum mıncıkladım baya. Karnını da doyurunca baya mutlu oluyor. Sürekli kuru mama yediği için ona hep yaş mama alıyorum. Bence bana gülümsüyor. Ben öyle görüyorum çünkü. Yolumun üzerinde 5 yavru kedi ile karşılaştım. Anneleri var diye uzaktan sevdim ama aşırı tatlılardı. Onlarada koşarak bir mama bombası aldım. Tekir olanlara aşık olmuş olabilirim. Bir de siyah beyaz vardı şaşkın şaşkın suratıma bakıp durdu ahhaaha inanılmaz güzellerdi. Mutlu olmak istiyorsanız hayvanları mutlu edebilirsiniz. Dünyanın en saf mutluluğu bu olsa gerek!

Anlayacağınız her şey kontrolüm altında, muhteşem gidiyor. Yüzüm gülüyor ve aynadaki halimden aşırı memnunum. Bunları yazıyorum ki belki harekete geçip siz de ipleri ele geçirirsiniz. Bataklıktan çıkan bir insan yazıyor çünkü bunları. O bataklıktaki insan şimdi doyasıya oynuyor ve gülüyor. O bataklıktaki insan hastanenin kıyısından köşesinden döndü. Tam da umut yokken kendine kendi umut oldu. Kendinize umut olun. Acılarımızın kaynağı siz olmayın. Kendinizi doyasıya sevin. En içtenlikle mutluluğu doyasıya yaşamanızı diliyorum. Sizi üzen ne varsa yollayın. Üzen insanları beyninizde öldürün. Aklınıza gelecekler benim de aklıma geliyor. Hemen öldürüyorum. Sonra da çoook uzaklara gönderiyorum. Çünkü hiç bir şey benden önemli değil!

Sevgilerimle!

Doyasıya gülüyoruz!!

Eve dönüş

Evime kavuştum. İnsan gittiği yerde ne kadar rahat olursa olsun yine de evini özlüyor. Odamı baya özlemişim. Kitaplarıma kavuşunca baya mutlu oldum. Kitaplığım direkt yatağımın karşısında gece onlara baka baka uyuyorum. İnsana huzur veriyor resmen. Bu seyahat yolculuğum bana çok iyi geldi. Gelibolu da iyi gelir umarım. Geleli iki gün oldu ve hava yağmurlu. Dün gece yağmur sesi ile uyudum, insan yağmur sesi ile uyumayı deli gibi özlüyor. O kadar güzel uyumuşum ki sabah süper bir şekilde uyandım.

Hayatımda şu an her şey olmasını istediğim gibi. Dostlarım, kuzenlerim, hayatım, hastalıklarım ve ailem tam da olmasını istediğim gibi. Uzun zamandır epilepsi nöbeti geçirmiyorum. Huzurlu bir ortamım olduğu için kendisi bana uğrayamıyor. Aramızı düzelttik anlayacağınız. Evime huzurla döndüm. Hastalıklarım yoluna girdiği için sürekli şükür modundayım. Annemle upuzun sohbet ettik. Hayatım konusunda uzun uzun konuştuk. Karanlıktaki aydınlığıı tekrardan bulduğumu söyledim. Ve aşk… Hayatımda asla olmasını istemediğim tek duygu. Yazan çizen olsa da asla ve asla hiç bir şekilde hayatıma birini almayı düşünmüyorum. Çok yıprandım ve çok bencilliğe uğradım. O yüzden hayatımı tam da yoluna sokmuşken birinin kalbimi paramparça etmesini istemiyorum. Yaşadıklarım bana bunu öğretti. Yaşadıklarım bana kimseye kalbimi açmamayı ve kimseyi kendimden daha çok sevmemeyi öğretti. Kırık bir kalbi toparlamak baya uzun süren ve meşakkatli bir iş. Yaralarımı sararken kendimle defalarca kavga ettim. Keşke bu kadar güvenmeseydin ve keşke bu kadar iyi bir insan olduğuna körü körüne inanmasaydın dedim. Yaşadıklarım kocaman bir roman olurdu. Yarım bırakılmayı, sevgimin çöpe atılmasını, körü körüne inanmışken defalarca inandığım için hayal kırıklığına uğramayı iliklerime kadar yaşadım. Bir daha kimseye güvenmeyeceğimi hissediyorum. Zaten bir başkasını hayatıma almak gibi bir niyetim de asla yok. İnsanlar tahmin ettiğimizden daha gamsız ve hatta daha kötü. Kimse için düzeninizi bozmaya değmez. Kimse için hayatınızı ona göre yaşamanıza değmez. Defalarca hayatımı ona odaklayıp hayatsız bırakıldım. Tek dileğim bir daha gözyaşıma değmeyecek bir insan için bir deniz dolusu gözyaşı dökmememek. Tek dileğim gözlerimin kurak olmaması. Tek dileğim kalbimin karanlık kapılar ardında acı çekmemesi ve tek dileğim kendimi bir hiç uğruna cehennem ateşine atmamak. Kırık kalpli bir kadının notlarına şahit olmuş oldunuz.

Doğum günüme bir aydan daha az kaldı. 11 Kasım ve yaş 27. Tam üç senedir kendimi perişan etmişken hatta 7 yıldır kendimi depresyondan depresyona hapsetmişken bu yıl pastamı üflerken bir çok dileğim olacak. Sağlık, ailemin ve sevdiklerimin sağlığı, mutluluk, hayvanlar için güzel bir hayat, bir kedi, sevdiklerimin mutlu olması, kardeşimin üniversite hayali, dünyada huzur, kötülerin hayatımdan uzak olması ve doğru bildiğim yollardan asla şaşmamak. Ve birde kitabım. Pastamın mumu eriyene kadar dileklerimi sıralayacağım sanırım. 27. yaşım, seninle ilgili çok güzel şeyler düşünüyorum umarım bana huzurla gelirsin. Hah evet birde kucak dolusu huzur. İyi olan tüm insanlar için. Hayatımda hata yapmamak için, kalp kırmamak için, insanlara huzur vermek için ve mutluluk dolusu bir çok şeyi sevdiklerimle paylaşmak için gerçekten çok özenli oluyorum. Çünkü şu kısacık ömürde sevdiklerimizle mutlu yaşamalıyız. Bir çok kazık yememe rağmen hayatıma devam ettim. Bazen hayatımdan vazgeçmeme rağmen küllerimden her seferinde tekrardan doğdum. Hayatıma hastalıklar ışık hızıyla girdi. Bunlar bana çok şey öğretti, onlardan biri de sevdiklerimle mutlu olmak. Kalp kırmamak. Hayvanlara sımsıkı tutunmak. Umarım bu yaşım sevgimin paylaştıkça çoğaldığı bir yaş olur ve umarım depresyon bir kez daha hayatıma girmez. Çok zordu. Ama kazanan bir kez daha ben oldum. Huzurla evime döndüm.

Yazımı bitirmeden bir de bugün yaşadığım bir mutluluktan söz etmek istiyorum. Rüyamda ecenin etrafında sarı bir ışıkla çok mutlu olduğunu gördüm. Neşe saçıyordu etrafına. Beni arıyordu ve burcu hayatımda çok güzel şeyler oluyor diyordu. Hemen mesaj atıp rüyamı anlattım. Bana okuduğu bölümle alakalı Ege üniversitesinden bir iş teklifi aldığını ve hafta sonu kısa bir eğitim göreceğini söyledi. Kesinleşmeden beni aramamış, ben rüyamı anlatınca hemen anlattı. İçimdeki huzuru ve sevinci size anlatamam. O kadar çok sevindim ki, sanki onun yanındaymış gibi oldum. Gözümden yaşlar aktı. Ecenin o heyecanlı ve mutlu sesi bana sen var ya bir tanesin ya demesi tüm günüme süper bir enerji verdi. Şu hayatta en çok hoşuma giden şey sevdiklerimin iyi olması. Ece… Umarım çok ama çok mutlu olursun!

Oh be içimi çok güzel döktüm ve çok güzel şeylerden bahsetmiş oldum. Umarım hayatınıza bir nebze olsun dokunabilmişimdir. Çok ama çok güzel günler bizimle olsun!

Sevgilerimle.

Eve dönüş…

Aradım ve buldum

Başlık Bilbo Baggins’in yazacağı bir başlık oldu. Hayatıma tam gaz huzurla gittiğim bir dönemdeyim. Her şey inanılmaz derecede huzurla dolu. Aile, büyük aile, kalabalık aile kültüründen o kadar uzaktım ki… Bana ilaç gibi geldi bu zamanlarım. Her gün buraların yeni bir güzelliğini görüyorum. Her gün Sema ve Ayşegül ile yaralarımızı sarıyoruz. İnsan en yakın arkadaşına bile tamamen açık olamıyor ama şu an hiç şüphesiz kendim oluyorum. İçimi doyasıya döküyorum. Beraber sinirleniyoruz, beraber eğleniyoruz ve beraber sinirleniyoruz. Yaşadığımız acı, tatlı olayların hepsini beraber atlatıyoruz. Çok mutlu ve huzurluyum. Salı günü dönüyorum. Biraz buruk döneceğim. Hatta dönerken ağlarım diye de düşünüyorum. Annemle kardeşimi de çok özledim fakat bu seyahat beni bana geri verdi.

Salı günü döndükten iki gün sonra İzmire seyahat edeceğim. Hatice öldü beni beklerken. Koşa koşa gideceğim yanına. Artık ağlar mıyız, gülmekten ağzımız mı ağrır ondan pek emin değilim. Ama eğleneceğimiz kesin, ondan şüphem yok. Hayatıma güzellikle dokunan her insana minnettarım. Kötülüklerin, kalbimi kıran herkesin yaralarını iyi insanlarla birlikte sardım ve sarıyorum. Bazen tek başıma halledemediğim durumlar oluyor, bu depresyon dönemi de onlardan biriydi. Kafayı yemek üzereydim. Hayattan nefret ediyordum, yaşamak istemediğim günler yaşadım. Kalbimi kıran herkesi nefretle andım. Nefretle andım ama nafile. İçim asla soğumuyordu. Yarı yolda kaldığım için nefret doluydum. Şimdi ise benden uzaklara yolladım o duyguları ve o yaşatanları. İçim huzurla kaplı. Bana zararı dokunacak herkesi ve her şeyi dünyanın öteki ucunda tutuyorum. Zamanın birinde orada olduklarını bile unutacağım.

Hayat çok garip. Öyle bir dibi görüyorsun ki, çıkmayacağını sanıyorsun. Çıkamayacağım sandım. Acılarım beni öldürecek sandım. Kalbimin soğukluğu beni benden alacak sandım. Beni sonsuz karanlığa hapsedecek sandım. En korkutucusu da kendimi kaybedeceğim ve asla bulamayacağım sandım. Özgüvenim kendimi kötü hissettiğim için yerlerde sürünüyordu. Başkaları yüzünden acı çektiğim için. Hem de bazen defalarca aynı kişi yüzünden acı çektiğim için. Şimdi ise nefretle uzağa yolladığım için gülüp geçebildiğim noktaya geldim. Çok ilerleme katettim. Aradım ve buldum.

Hayat bazen imkansız gibi gelir insana. Her şey imkansız ve kaybolmuş hissedersin. Ayağa kalkamayacağıno düşünürsün. Bir akılsız baştab başka ne kaldı diye düşünürsün. Sonra karanlıkta bir aydınlık gözükür. Küçücük ama yüzünü aydınlatan. Yüzün aydınlığa karıştığı için bir sıcaklık sarar içini işte o sıcaklığa tutun. Aradığın o küçücük sıcaklık. Hayat bize küçük şeylerden mutlu olmayı öğretti.

Huzur dolu olduğum için pozitif yazılarıma geri döndüm. Asla vazgeçme diye çıktığım bu yolda yine kendimi bulmuş oldum. Yine motivasyon yazılarıma geri döneceğim. İçimi tüm samimiyetim ile yazmaya devam edeceğim. Duyguların şeffaflığı dünyanın en mert olayı. Sahte duygular hem canını acıtır hem de insanın kendisini zavallı yapar. Şeffaf olmak dünyanın en mükemmel olaylarından biri. Bunun için özenli davranıyorum her zaman.

Şimdi çay içmeye dönmem lazım. Bir çay sıcaklığı ile kendimi ödüllendireceğim. Kalabalık ortamda da çay içmenin tadı bir başka. Umarım kahkalarla şenlendiğiniz zamanlara rastlarsınız. Bir çay sıcaklığında kalbiniz ısınır. Güzellikler bizimle olsun!

Sevgilerimle.

Doğa dünyanın en mükemmel terapisidir.

Kendine dön

Hem kendimle hem de kuzenlerimle baya bir zaman geçirme şansı buldum. Uzun zamandır görmüyordum, o kadar iyi geldi ki… Hepsini baya bir özlemişim. Sema ve Ayşegülü görmeyeli çook uzun zaman olmuştu. Uzak şehirlerde yaşamının böyle dertleri oluyor. Birbirimizi unutuyoruz. Ama bir araya gelince de abla kardeş gibiyiz. Sema ve Ayşegül benden küçük, gerçi ben yaşlandım ya onlar daha gencecik iki çıtır ahahaha. Bunun yanı sıra annem ve kardeşim geliboluda. Biz babamla seyahat ettik. Kardeşimi deli gibi özledim ya ben bu çocuktan nasıl ayrılacağım hiç bilmiyorum. Her gün görüntülü arıyorum. İnsanın kardeşinin olması mükemmel bir duygu. Burada da iki tane kız kardeşim var. Her gün geziyoruz. Bana şehir turu ayarladılar. Büyük şehiri özlüyor insan. Köyüm baya küçük çünkü biliyorsunuz. Gelibolu bir sahil kasabasıdır!!

Bebeklerim ve ben

Aileme ve kendime dönme şansı elde ettim. Amcam ve yengem kendi evimdeymişim gibi hissettiriyor. Zaten aramızda kalsın en sevdiğim amcam ve yengem kendileri. Babamla seyahat etmekte dünyanın en keyifli olaylarından biri. Sürekli ortak şarkılarımızı açıp yol boyunca birlikte söyledik. Gerçekten çok güzel anlardan biri oldu benim için.

Bu arada depresyon meselesine gelirsek… Vedalaşma aşamasındayız kendisiyle. Yavaş yavaş ayrılıyor benden. Bazen burada da çok daralıyorum öyle olunca bir nefes daralması olmasın vs, kimse şahit olmasın diye hemen yatıyorum. Genelde akşamları oluyor zaten. Bir de buraya geldiğimden beri akşamları zaten hemen uykum gelmeye başlıyor. Bence buranın huzurundan kaynaklı ben öyle olduğunu düşünüyorum. Kendi evimde de huzurluyum ama Gelibolu beni geriyor. Bunu tekrardan anlatmama gerek yok. En azından depresyon ile vedalaşma aşamasına girdiğim için çok memnunum. En son verilen ilaçlarında faydası oldu. Uğur abi baya derdime derman olmuş oldu tam son dakika. Yoksa cidden gidişat iyi değildi.

Gündüzleri sürekli gezdiğimiz için sağlık durumum daha da iyi olmaya başladı. Çünkü benim içib aktivite olmuş oluyor. Hem de kuzenlerimin yanımda olması gerçekten daha da iyi hissettiriyor. İnsanın bazen ailesine ve kendisine dönmesi lazım. Özüne yaklaşması lazım. Uzak kaldığımız için bu çok zor oluyor, ama artık daha fazla seyahat edeceğimden eminim. Gerçi annem ve serhatı deli gibi özlesemde seyahat konusunda kararım kesinn. Bu arada Hatice de deli gibi beni İzmire bekliyor. Buradan dönünce hemen ertesi gün İzmire seyahat edeceğim. Bu sene bir çok yere gitmiş oldum. Seyahat etmek gerçekten benim için iyi bir duygu. Ben yollarda mutluyum galiba. Haticeylede kavuşunca daha da mutlu olacağım. Şimdiden yapacağımız şeyleri ayarladık bile! Hayatı dolu dolu yaşadığımı hissediyorum. Bir süre sağlık durumum düzelene kadar bu frekansı izleyeceğim. Hah bir de epilepsi ile arayı düzelttiğimiz için çok memnunum. İstanbul da kendisi uğramıştı burada beni rahat bıraktığı için kendisine teşekkür ederim. Gerçi daha buradayım ama gelmeyeceğinden eminim. Çünkü hiçbir belirti hissetmiyorum en önemlisi kendimim ve mutluyum. Gerçekten uzun bir süre sonra kendimi seviyorum ve mutluyum. Kendime döndüğüm için, ailemle olduğum için mutluyum. Bu geri dönünce mutsuzluğa dönüşür mü bilmiyorum, tekrardan karanlık sarar mı içimi emin değilim, gerçi karanlık gelirse İzmirden sonra gelir, ama bir şekilde atlatırım bunu biliyorum. Belki uzun zamanda belki kısa zamanda. Öyle ya da böyle ben başaracağımı biliyorum. Zor olsa da bu iş benim uzmanlık alanım.

Bugünlük benden bu kadar, umarım ailenizle musmutlu zamanlara şahit olursunuz. Çok ama çok mutlu olunn.

Sevgilerimle.

Siyahların içinde

Kendimi yazmak için zorluyorum ve bugün şu an, sonunda başardım. Üretken olmayan bir dönemdeyim. Ne kitap okuyasım var ne de yazasım. Ama bugün zincirleri kırmak istedim. Hayat nasıl gidiyor? diye sorarsak pek de iç açıcı şeyler olmuyor. Kendimi zorla dışarı atmaya başladım. Bu da depresyonum için büyük ilerleme. Kendimi denizin kıyısına bırakıyorum. İskelede balık tutan amcalarla sohbet ediyorum. İzmarit tutuyorlar bol bol ve lüfer için onları yem olarak kullanıyorlar. İzlemesi baya keyifli. Deniz genelde sakin oluyor. Hava da güneşli fakat serin. Akşamları daha da soğuk oluyor o nedenle 8 den sonra eve kaçıyorum hemen.

Şu an kendime bir sallama çay yaptım ve soğuk havanın keyfini çıkarıyorum. Kış benim mevsimim. Serin hava beni her zaman mutlu etmiştir. Üzerime battaniye aldım ve çayımla yazı yazmanın güzel olacağını düşündüm. Ortamı hazırlayınca yazmak için kendimi hazır buldum sanırım. Paşa da dizimde uyuyor. Bu ara sürekli uyumaya dizime geliyor, sanırım bende huzur buluyor. Çok tuhaf ben kendimde hiç huzur bulamıyorum. İçim simsiyah. Ama ilerleme katettiğim de kesin. Gece ağlamalarım dışında gündüz daha enerji doluyum. Gece ağlayıp rahatladıktan sonra uyuyabiliyorum. Ağlamalarım da genellikle neden bu durumda olduğumla alakalı. Kendime çok kızıyorum. Kırılgan olduğum için ve değmeyecek bir çok olaya gözyaşı döktüğüm için. Ama atlatacak gücü kendimde yavaş yavaş görmeye başladım. Bir savaşın içindeyim. İnsanlara, yaptıklarına kızsam da yüreğim acısa da zamanla daha iyi olacağımı biliyorum. İşte o zaman zerre aklıma gelmeyecek çoğu şey. Sadece kendim için biraz zamana ihtiyacım var. Sadece biraz daha üretken olmak istiyorum. Kitabıma devam etmek, aldığım kitapları okumak istiyorum. Bu depresyon dönemi içinde kendimi rahatlatmak için genellikle dizi ve film izledim. Çoğu zaman işe yaradı. Ya da genellikle savaş belgesellerine baktım. Kesinlikle işe yaradığını düşünüyorum. En azından başka şeylere odaklanma şansı tanımış oldum kendime.

Kalbimin acısı yüreğimi siyah yapıyor. Ama dışarı çıktığım an biraz parlamaya başladım sanırım. Şimdi dizi bir küçük dostumla tanıştırcam.

Şunun tatlılığına bakın ya. Bu arada anlamadım görsel nedense küçük koyuluyor. Ben teknoloji özürlüsü olduğum için halledemedim sanırım. Ama üstüne tıklayınca büyük hali belli oluyor en azından. Neyse bu tatlı kedo iskeledeki amcalarla beraber oturuyor. Gittim yanına iskelenin köşesinde yatıyordu sevdim sonra kucağıma çıktı. Hemen partileri ile şirinlik yapmaya başladı. Isırasım geldi, günümü güzelleştirdi resmen. Kedileri acayip seviyorum. Dünyanın en deli en tatlı yaratıkları resmen. Beni daima mutlu eden tek canlı. Gerçi paşaya da haksızlık yapmamak lazım o da beni daima mutlu ediyor.

En azından bir şekilde depresyonu yenmeye çalışıyorum. Dışarı atlayarak, kedoları severek, balık tutan amcalarla balık muhabbeti yaparak, bir şekilde insan içine karışarak kendime gelmeye çalışıyorum. 15 gün sonra İzmire gideceğim. Önce hastane işlerim var onları halletmem lazım sonra İzmirde olacağım. Hatice sabırsızlıkla beni bekliyor. Eceyide görmüş olurum. Haticede kalacağım. Biraz fazla kalmayı düşünüyorum. Eğlenmek istiyorum. Sanırım bunu başarabilirim. Hem 15 gün içinde biraz daha toparlamış olurum. Sonra insan içine karışarak kafa dağıtmak istiyorum. Tek korktuğum şey geri döndüğümde depresyonun tekrardan çoğalması ve beni ele geçirmesi. Ama onuda bir şekilde hallederim diye düşünüyorum.

Siyah ve ben biraz barış imzalamış olduk galiba. Hayata, kişilere, olan bitene söverek, hayatımı mahveden tüm şeylere kin kusarak, ağlayarak, nefes alamayacak duruma gelerek, epilepsi atakları geçirerek çoğu şeyi geride bırakmış oldum. Umarım daha da iyi olacağım.

Çayım bitti şimdi kitap okumak için kendimi zorlayacağım. Umarım bu konuda başarılı olurum.

Hayatta sizi seven, sizinde onları sevdiğiniz insanlarla olmanızı diliyorum. Siyahtan uzak huzurlu bir hayat sizinle olur umarım.

Sevgilerimle.

Gökyüzü yerinde her şey yolunda!

Mutlu şeyler düşün

Kendime sürekli bunu söyleyip duruyorum. Mutlu şeyler düşün… Aklıma hiç bir şey gelmiyor. Kalbim buz tuttuğu için, beynim buz kütlesine dönüştüğü için aklıma hiç ama hiç bir şey gelmiyor mutluluk ile alakalı. En son ne zaman tam olarak mutluydum? Kalbim acıyıp duruyor. Gün içerisinde depresyona ait ataklar geçiriyorum. Kalp sıkışması, yüreğime öküz oturması, nefes darlığı, sinir. Çok ama çok gergin oluyorum. Bugün yine bir atak geçirdim. Çöktüm yere ve nefesimin kesilmesi ile bir inleme aldı tüm bedenimi. Nefes alamadım. Kafamı duvarlara vurmak istedim. Sonra babam yerden kalkmama yardımcı oldu. Saçlarımı okşadı ve hadi fenere gidelim dedi. İlk başta gitmemek için direndim. Ama sonra evden çıkmaya teslim oldum. Beni fenere götürdü ve bir sigara içtim. Beni konuşturmaya çalıştı ama tek bir kelime edemedim. Söylediklerini duyamadım bile. Bacaklarımın hissizleştiğini hissettim bu kasılmalarımdan sonra olur genelde. Demek ki çok sıkmışım kendimi. Neyse sonra eve döndük ve beni bırakıp balığa gitti çok gelmemi istedi ama hiç keyfim olmadığı için ve fiziksel açıdan kötü olduğum için gitmedim onu da zorla yolladım yoksa eve gelecekti benimle. Babam bu hayatta tanıdığım en iyi adam. Babam gerçekten sevilesi bir insan, mükemmel biri. En zor anlarımı hep onunla aştım. En saçma kararlarımda bile arkamda durdu. Onu çok seviyorum.

Dün bir yazı yazdım buraya ama paylaşmadım. Dünyanın en nefret dolu yazısını yazdım sanırım. Belalar, nefret kusmaları… Allahım resmen içimdeki nefreti kusmuştum. Ama paylaşmak istemedim. Okuyunca baya korkutucu geldi. İçim de bazen öyle oluyor. Korkutucu. Bazen sinirlerime hakim olamayıp beni üzen herkese kendi içimde nefretimi kusuyorum. Şimdi ise onları benden uzağa havale ediyorum. Herkes ektiğini biçecektir. Buna şüphem yok. Kırılan kalplerin acısını bir şekilde ödeyeceklerdir. Ama benden çok ama çokk uzakta olsunlar. Seslerini bile duymak istemiyorum. Hepsinden iğreniyorum.

Neden bu kadar kırıldığımın çok yanıtı var, neden bu kadar iğrendim, neden bu kadar acı çekiyorum hepsinin çok yanıtı var. Ama anlatacak halim ve dermanım yok. Yaşadıklarımın hiç birini bir insanın yaşamasını istemem. Gerçekten hayatı için elinden geleni yapan bir insanın yaşamaması gereken olaylar yaşadım. Demek ki acıyı tatmam gerekiyormuş. Şimdi ise tek öğrendiğim kimseye güvenmemek. Kalbimi acıtan her insan belki bir gün ben bunları neden yaptım diyecek. Her şey için artık çok geç. Ölene kadar onlardan hepsinden çok ama çok uzakta olmak istiyorum. Özellikle bazı konuları tamamen unutmak istiyorum. Keşke hafızamın bir kısmı silinse. Bunu çok isterdim.

Hala başkalarının bende açtığı yaralardan bahsediyorum ama tutamıyorum kendimi. Nefesim daralıyor anlatmayınca, içimde tutunca. Bir gün hepsi geçecek biliyorum, ama o gün bu gün değil. Şimdi içimde kocaman bir acıyla mutlu şeylere odaklanmak için kendimi parçalıyorum. Sosyal medya hesaplarımı kapatma kararı aldım. Bir süre ara vermek istiyorum. Kimseyi görmek, kimseyle konuşmak istemiyorum. Kimsenin bana yazmasını istemiyorum. Herkesten ve her şeyden uzak olmak istiyorum. Kimseyle iki kelam edecek durumda değilim. İçimi kemirip bitiren bu depresyon bana sadece yalnız kalmam gerektiğini söylüyor. Bende öyle yapacağım. Uzak ve çok uzakta kalacağım. Kimsenin halimi hatırımı sormasını bile istemiyorum çünkü vereceğim cevaplar canımı acıtıyor. O nedenle sessiz ve kimsesiz kalmak daha iyi.

Bugünlük depresyonumu anlattığım, acılarla yoğrulduğum yazım bu kadar. Umarım hayatınıza süper iyi insanlarla devam edersiniz. Acılardan uzak olmanızı dilerim.

Sevgilerimle.

Sessiz ve kimsesiz

Epilepsi II

Bugün ilk defa acaba yazmasam mı diye düşündüm. İlk defa kendimi anlatmaktan korktum. Motivasyon dolu bir yazı olmayacak çünkü tükenmiş haldeyim. Hatta vazgeçiş kısmındayım hayatımın. İki gündür iki epileptik atak geçirdim. Birinde bacağımı morartmışım, diğerinde kolumu. Birinde eczanede ilaçlarımı alırken yığılmışım yere. Eczane çalışanları çok korkmuşlar. Diğerinde evde su almak için mutfağa geçtiğim de masaya doğru düşmüşüm. Bitik ve tükenmiş durumdayım. Ne iyi bir şey geçiyor aklımdan ne de hayat ve yaşam sevgisi. Depresyon dönemimin en ağır zamanlarını yaşıyorum bir haftadır. İstanbul da sürekli uyukluyordum ama eve dönünce işler değişti. İlk başta iyiydim ama sonra durduk yere ağlamalar peşimi bırakmamaya başladı. Doğru düzgün bir şey yiyemiyorum. Ailemden başka kimse görmedi şu an ki bitik halimi. İyi ki de gören ya da hisseden olmadı çünkü utanırdım kendimden. Olduğum hal çok kötü madde bağımlıları gibiyim. Gözaltı morluklarım level atladı. Ellerim sürekli titriyor. Sürekli gözlerimden yaşlar akıyor şu an da da olduğu gibi. Kullandığım ilaçlar geçici olarak iyi geliyor sonrası perişanlık. Bir sürü yeni ilaca başlamıştım ama hepsi kısa vadede iyi geldi bana. Şu an ki halimi aynada gördükçe sen bu kadarını yaşamamalısın diyorum. Hayattan zerre zevk almıyorum. Herkesin mutlu olmasını yürekten dileyip herkese iyi hissetmeleri için güzel sözlerde bulunup kendim bir köşede sessizce hayata veda etmek istiyorum. Yanlış okumuyorsunuz çünkü beynimin içi bu düşünceyle dolup taşıyor. Depresyon ile epilepsi düşman. Ne zaman depresyon ataklarım artarsa epilepsi merhaba ben de buradayım diye giriyor hayatıma. Zerre hayatı sevmiyorum şu an. Bir sürü kitap almıştım. Başka hayatlara, başka zamanlara yolculuk edebilmek için. Günde sadece 30 sayfa okuyabiliyorum. Anca o kadar bir kısım için susuyor beynim. Ben günde 600 sayfalık kitabı bitiren bir insandım. Şimdi ne mental gücüm var ne de fiziksel gücüm.

Nasıl bu hale geldiğimin aslında bir çok nedeni var. İlki hayatım, işim, odam hiçbiri beni mutlu etmiyor. İkincisi ben kimseye ben olamıyorum. Üçüncüsü sevdiğim tüm arkadaslarım şu an ki halimi anlatmasam bile hepsi her gün bana yazıyor ama ben onlara koşamıyorum. Neden koşamıyorum? Çünkü hepsini çok özledim ama hepsi bu bitmiş halime dertlensin istemiyorum. Kitap yazıyordum biliyorsunuz. Uzun zamandır elim yazmaya gidemiyor. Depresyon tüm ama tüm benliğimi ele geçirdi. Durduk yefe olup olmadık şeylere ağlıyorum. Sabah çok erken kalkıp balkona oturup bir sigara yakıp yine ağlıyorum. Saydığım üç madde de çok basit şeyler aslında. Bunlara perişan olmamak lazım. Ama ben boşluk hissini atamıyorum içimden. Kendimden nefret ediyorum. Pozitif her şey sinirlerimi bozuyor onlara da ağlıyorum. Depresyon hastası iseniz illa bir neden gerekmiyor bitik tükenmiş olmanız için. Bir kedinin barınaktaki bakışını gördüm bugün Twitter da hayata o kadar kin kustum ki bir saat buna ağladım. Herkes iyi olsun isterken ben tükeniyorum yavaş yavaş. Kilo da vermeye başladım. İştahım kapandı. Epilepsi sonraları kabus gibi. Litrelerce su içip, kas ağrılarıma masaj yapmaya çalışıyorum. Bir de ona ağlıyorum sonra. Bugün atak sonrası sanki biri ölmüş gibi hıçkıra hıçkıra ağladım kendi halime. Ayakta duramamama, suyu kendim içemememe ağladım. Yerde kendime geldiğimde kafam da babamın eli var diye hıçkıra hıçkıra ağladım. Ailemin ne suçu vardı da başına bunlar gelmek zorunda? Kayboldum. Yapayalnız hissediyorum. Herkesi çok sevmeme rağmen çok ama çok yalnız hissediyorum. Ben kötü oldukça onlar daha mutlu olsun, mutluluktan coşsum istiyorum. Bir gün gidersem bu hayattan herkesin düzeni ve mutluluğu yerinde olsun istiyorum. Yaşama sevincim sıfır. Bugün psikiyatristimden randevu aldım. Hatta durumumu mesaj attım önce sonra o acil gelmemi söyledi. Çarşamba saat 16.00 da randevumuz var. Ama ben zerre ümitli değilim geçecek seanstan. Babamla konuştuk. Bugün kilolarca mama aldık Gelibolu da hayvanları besleyeceğiz yarın. Hiç biri zorluk çeksin istemiyorum. Keşke tüm hayvanlar mutlu olsa hepsinin evi olsa. Çok kötü bir hayat. İnsanlar çok kötü. Bir de huzurevine ziyarete gitmek istediğimi söyledim. Hiç gitmedim. Gidip onlarla konuşmak hayatlarını dinlemek belki biraz olsun onları mutlu etmek istiyorum. Ama şu esrarlı gözlerim geçince tabi. Ben yardım etmek istiyorum çünkü kendime gram faydam yok. Ben sürekli başladığı yere geri dönen bir boşluğum bu hayatta. Çok ama çok kötüyüm. Yaşamak istemediğim anlar yaşıyorum. Ağlamalarım asla durmuyor. Babam bugün hava alayım diye fenere götürdü beni. Burada fener var tepede esiyor baya. Gittik bir sigara yaktım sonra yarım saat ağladım babama ben neden varım diye. Babam da üzülüyor ben böyle olunca. Kardeşim perişan oluyor annemin kalbi inciniyor ama tutamıyorum kendimi. Depresyon sürecimin en ağır günlerini yaşıyorum. Biter mi bilmiyorum, bu sefer üstesinden gelebilir miyim emin değilim. Ama tek istediğim hayatımda yaşadığım süre boyunca iyilik için savaşmak. Kitabım da bunun üzerine aslında. Ben farkındalık yaratacak bir kitap yazıyorum. İnsanlar yalnız olmadığını anlasın diye. Sesi olmayanların sesi olmak istediğim için yazıyorum. Ama şu an onu bile yapamıyorum. Ama bitince inanıyorum ki çok insan, bir çok insan evet ben de varım diyecek! Kendime zerre faydam yok. Bu üçüncü depresyon sürecim. Başladığım yere geri döndüm ve epilepsi beni inanılmaz derecede yakaladı. Duş aldım biraz önce moraran vücudumu görünce bir de duşta ağladım yarım saat. Belki size saçma geliyor anlattıklarım ya da belki kızım kendine bunu yapma hayat güzel diyeceksiniz. Ben yaşama tutunmak için senelerdir mücadele ediyorum. 7. Seneme girmek üzereyim. İnanır mısınız ben de biliyorum hayat güzel ama işte bir an sizi depresyon ele geçirince ne güzeli bok gibi diyorsunuz. Kendime bugün defalarca hayat güzel dedim. Sonra bir sigara yakıp bok gibi hayat neresi güzel diye ağladım yine. Hayat asla güzel değil. Ama ben hayatlar güzelleşsin diye elimden geleni yapacağım sadece kuvvetlenmem lazım. Kendime zerre faydam olamadığı için iyi şeyler birilerinin olsun diye uğraşacağım. Kendimden ve hayattan nr kadar nefret etsem de ne kadar yaşamak istemesem de birilerinin umudu olmak için hayatım boyunca uğraşacağım. Asla vazgeçme de oradan çıkmıştı zaten. Vazgeçmeye çok yakın olsam da umarım bu yazının ulaştığı herkes mutlu olur ve asla vazgeçmez. Hayatınız umarım mükemmel duruma gelir. Ben kendim için hiç bir şey diyemeyecek durumdayım. Ama ihtiyaçcı olan herkes için en güzel şeyleri diliyorum. Hayat çok zalim ve kötü. Sağlığınızı benim için öpün. Aynaya bakın ve iyi ki sağlığım yerinde deyin. Bazen hayat öldürmüyor ama süründürüyor çünkü.

Mutlu olmanızı gönülden diliyorum.

Sevgilerimle.

Güneşli bir an

Depresyonu yavaş yavaş gömdüğümü hissediyorum. Enerjime kavuştuğumu algılayabiliyorum. Kendimi gerçekten iyi hissetmeye başladım ve evet gerçekten iyisin diyor iç sesim. İç sesimde bana böyle diyorsa evet doğrudur diyebiliyorum. Bana aksini söylese şüpheli bir durum söz konusu olabilirdi. Bugün biraz sosyalleştiğim bir gündü, yakın arkadaşım Ayşegül ile bir Çanakkale turu yaptık, küçük çaplı. Yanında kendiniz gibi hissettiğiniz her insan bu hayatta size verilen kocaman bir armağan. Keyifli bir gündü. Yağmuruda yaşadık bugün güneşide. İlçe değiştirdikçe hava durumu da değişiyor. Feribot yolculuğunu çok seviyorum yorucu ama zevkli. Köprüde çok güzel gözükmeye başlamış…

Şehrimin manzaralarııı

Çanakkale de yaşamak çok güzel bir duygu. Yani İzmir de yaşarken bir daha asla bir yerde mutlu olamam sanıyordum. Ama öyle olmuyormuş. Çanakkale de gerçekten mutluyum. Gelibolu biraz bunaltıyor ama Çanakkale gerçekten çok hoş. Kedileri ile daha da hoş. O kadar çok kedi var ki her sokakta varlar. Kafelerin içinde bileee. Güzel bir gündü. Kahve içip dostunuzla iki kelam etmek gerçekten huzurlu bir an. Ayşegül iyi ki varsın!

Depresyonu (bu sefer) nasıl atlatmaya başladım ondan da bahsedeyim biraz. Öncelikle dönem dönem yaşadığım bu rahatsızlık, yaşadığım çok zor zamanlar ile başlıyor. Geçirdiğim zorlu bir zaman ve mide ağrısı ile girdi hayatıma tekrardan. Kanamalı bir ülser tedavisi yaşadım hatta. Stres odaklı başıma geldi. Neyse geldi ve kabul ettik mecbur kendisini. Çünkü siz kapınızı sımsıkı bile kapasanız onun yedek anahtarı mevcut. Sonra kabul ettik kendisini. Sürekli her şeye ağlamalar, kilo kaybı, üzüntüden uyuyamamak, uykudan tamamen kopmak derken kendisi beni yine ele geçirdi. Ama ben ne yaptım?? Uykusuz gecelerime kitaplar sığdırdım. “Queen Gambit” izlediniz mi bilmiyorum ama tavana bakıp satranç oynadığı sahneler var. Kitaplarımı okurken o kadar canlı okudum işte. Sanki o dünyadaymışım gibi. Üç klasik eser çeşitli mitoloji ve felsefe kitapları derken gecelerim şenlendi. Uykuyu zaten sevmediğim için başta iyi gidiyordu. Sonra kafamın susmadığı anlar başladı. Depresyon hastalığında beyniniz bik bik bik sürekli şunu yapsaydın keşke demeye başlar. Pişmanlık duyun diye. Ya da eskileri pişirip pişirip önünüze koyar. Baktım kafam susmuyor doktoruma koştum hemen. İlaçla beraber onu durdurmayı başardık. Bir gece ansızın o kadar konuştu ki en son karanlık bir oda da kafamı iki elimin arasında sıkıştırıp lütfen sussun artık diye söyleniyordum. O geceyi de atlattıktan sonra ilaç tedavisi ile kafa susmalarına son verdik. Depresyon hastasıyım bahanesinin arkasına sığınmadan, aöf derslerine çalışmaya başladım. Deli gibi iktisat ve muhasebe çalıştım. Uyku düzenim hala pek iyi durumda değil. İlaçlar ilk başta uykunun esiri yapıyor sizi ama şu an benim isteğimle geliyor isteğimle gidiyor. Yarın sınavlarım başlıyor ve ben bu karmaşada ona bile hazırım!

Kahkaha atarken çok içten olduğum zamanlar içerisindeyim. Bunu çevremdeki kişilerden de duyuyorum ve daha da hoşuma gidiyor! Kahveyi biraz fazla içiyorum ama midem, bana lütfen kızma kahveyi çook seviyorum diye mideme yakararak yudumluyorum kahvelerimi. Midemle anlaştığımızı düşünüyorum bana kırılmıyordur umarım….

Yani anlayacağınız depresyonun esiri olmamaya çabalamak lazım. O an zor oluyor hem de çok zor. Yataktan çıkmak istemiyorsunuz. Ders çalışmasam şu an ne olur diye düşünüyorsunuz. Ama yapmak için çabalamalısınız. Pes etmek, vazgeçmek bize göre değil! Elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Ben de elimden gelenin en iyisini yapıyorum. İşte zaten o an mutlu olmak için nedenleriniz artıyor. Hayatımda beni mutlu eden insanlar var ailem, dostlarım… Sokak kedileri.. Hayatınızdaki iyi nedenlere sımsıkı sarılın ve onlara iyi ki varsınız demeyi eksik etmeyin!

Gökyüzüne baktığımda bugün güneş benim için parlıyor kısmındayım şu an. Depresyon yavaş yavaş kayboluyor, güneşim kendisini buharlaştırmaya başladı çünkü. Güneşinize iyi ki varsın demeyi de asla unutmayın. Pes etmeden yaşadığımız her gün kendisi daha da ısıtacak çünkü bizi.

Evet sanırım motivasyon kokan bir yazımın daha sonuna geldim. Buraya yazı yazdığım her an güçlü olmaya daha da devam ediyorum. Hayatımdaki olumsuzlukları, umutları olduğu gibi başka kılıfa sokmadan yansıtmak çok önemli. Zaten sosyal medya sahtelikten ibaret, ama burada kendim olduğum için, kendimi iyi hissediyorum.

Umarım asla vazgeçmeyin dediğim her yazımda birilerine umut olabilirim.. Daha yeni başlıyoruz.. Güzel günler daima bizimle olsun! İyilik daima bizimle olsun ve kararan umutlarımız yeşermeye başlasın! Hayatımda olan ve beni mutlu eden en ufak şeye bile şükrediyorum. Daha da güzelleri bizimle olsun!

Sevgilerimle.

Depresyon ve ben….

Depresyon

Bu konu hakkında uzun zamandır yazmak istiyordum ama düşüncelerimi toparlayamadım. Bir de o anları hatırlamak bana korkutucu geldi. Ama şu an hazırım. Depresyon dönemim hayatımda her şeyin normal gittiği bir an da yakaladı beni. Sorunum yoktu. Şimdikinden daha gençtim. Üniversiteyi kazanmışım. Yeni bir hayat vardı önümde. Ailemle biraz aramız bozuktu. Özellikle babamla aram pek iyi değildi. Ama şu an hepsinin gençlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Her şey normal bir şekilde ilerlerken kendimi çok yalnız hissetmeye başladım. Ama ne yalnızlık. Hiç bir şeyden tat almamaya başladım. Geceleri uyuyamamaya başladım. Okula gitmemeye başladım. Arkadaşlarımla buluşmamaya başladım. Hatta odamdan çıkmamaya başladım. Her şeyden nefret edecek duruma gelmiştim. En önemlisi kendimden nefret ediyordum. Nefes almamdan, yaşamamdan. Sürekli sessiz kalmak istiyordum. İletişimimi kesmek istiyordum hayatla. Sanırım bunu denemek en çok istediğim şeydi. Ölmeyi denemek. Aklımda sürekli bu vardı. Arkadaşlarım da hal böyle olunca teker teker arkasını döndü bana. Ben bu şekilde yapmazdım ama yapmalarını da anlıyorum. Şen, şakrak insan gidince bu halime katlanamadılar. Neyse olsun deyip unutmak istedim çekip gidişlerini ama koyuyor insana. Sanırım daha 19 yaşındaydım. Tek bir arkadaşım kalmamıştı yanımda. Sonra insanlardan nefret etmeye başladım. Hepsinden uzak olmak istedim. Doktora gidiyoruz dünya kadar ilaç veriyor ve uyutuyordu hepsi beni. Sürekli titriyordum çok iyi hatırlıyorum. Yer ayağımın altından sürekli kayıyordu. Sonra felaketler ardı ardına gelmeye başladı önce vertigo oldum. Vertigo şiddetli baş dönmesi demek. Kulaktan kaynaklanıyor. Sonrada epilepsi hastası oldum. Yolda yürürken atak geçirmeler mi dersiniz yere baktım diye düşmeler mi. Okula doğru düzgün gidemedim. Ama niyetim hep vardı. Depresyon tüm hücrelerime işlemişti. Sürekli atak ve baş dönmesine maruz kaldığım için daha da kapandım içime. Sabahları uyanmamak için yalvardığımı hatırlıyorum. Bu arada çok şey vardır anlatacağım ama ilaçlar çoğunu unuturmuş. Günde 18 ilaç kullanıyordum. Vitaminler, demir hapları, vertigo ilaçları, depresyon ilaçları ve epilepsi ilaçları. Hal böyle olunca ilaçlardan da aşırı tiksinmiştim. Bu dönem yani depresyon dönemi bir yıldan uzun sürdü. Yanımda sadece ailemin desteğini gördüm. O zamandan beri insanlardan uzak durmaya başladım. Pek arkadaşım olmaz çünkü en sahtelerine denk geldim. Anlayacağınız yeni biriyle tanışsam bile berlin duvarı olan duvarımı hep ördüm ve örüyorum. Sanırım kendimi koruyorum. Bir gün annem yanıma geldi ve benim için toparla diye beynime girmeye çalıştı. İkimizde hüngür hüngür ağladık bunu hatırlıyorum. Sonra babamla aramız düzeldi. O zamandan beri de asla bozulmadı. Çok zor zamanlardı. Yemek yemememe rağmen ilaçlar yüzünden 10 kilo almıştım. Kafam kocaman olmuştu. Aynaya bakmıyordum. Gözaltlarım mosmor ellerim sürekli titriyor. Bir gün okula gitmiştim kızın biri madde bağımlısı mısın demişti gülerek bana. Güldüğümü ve sadece hayır dediğimi hatırlıyorum. Şimdi olsa kesin yerin dibine sokardım onu. İnsanlar çok sert. İnsanlar acımasız. Bunu anladım en dibi gördüğüm o dönemde. Sonra elimi eteğimi çektim çoğu şeyden, içinde insan olan çoğu şeyden. Ailem için ayakta dimdik kalmaya gayret gösterdim ve kendim için. Olduğum insan için. Okulda çok atak geçirdim çok rahatsızlandım ama dayandım. Dayanmam lazımdı, çünkü zaten ölmüyordum. Sonuç olarak o karanlıktan çıktım ama bir yıldan uzun sürdü. Beni benden aldı ama en sonunda kendimi ondan aldım. Şimdi o karanlıktan çıksam da siyahı hala seviyorum. Hayatı, ailemi ve iyi olan tüm her şeyi seviyorum. Kendim gibi birini görünce ona elimden gelen yardımı yapmak istiyorum. Hem nörolojik hem de psikolojik her rahatsızlık kanını emiyor insanın. Bunu çok iyi biliyorum. Daha çok şey yazabilirim ama sanırım özeti bu şekilde. Ailem ve kendim için o çukurdan çıkma kararı aldım. Kendi bitmiş halime defalarca baktım aynada. Sonra da kendim için ayağa kalkmam gerektiğine karar verdim. Çünkü kendimden başka kimseye zararım dokunmadı. O nedenle artık kendime zarar vermek yanlış gelmeye başladı bana. Sonra ailem geldi gözümün önüne. O nedenle pes etmedim. İlaçlara tutundum, hava almaya çıktım. Aileme kocaman sarıldım ve pes etmedim. Siz de karanlıktaysanız asla pes etmeyin. Güçlendikçe hayata karışan bir şiir, bir beste olacaksınız. İnanın bana.

Kendinizi sevin ve asla vazgeçmeyin diye boşuna demiyorum. Sarılın kendinize sımsıkı. Kimse olmasa da yanınızda kendiniz için ayakta kalın. Sonra çok ama çok güçlü olacaksınız. Kefilim buna. Kendimi sevdikçe sevilesi her şey daha çok gözüktü gözüme. Kendinizi hep daha çok sevin. Sizi seven ve her daim yanınızda olanlara sırtınızı çevirmeyin. Göreceksiniz bu hayattaki savaşlarımızda kazanan taraf biz olacağız. Kazanmaya geldik!!

Asla vazgeçmeyin. Güçlendikçe asıl ilaç siz olacaksınız. Belki de bir sürü insanın kalbine dokunacaksınız. Ben dokundum ordan biliyorum.

Sevgilerimle.

Depresyon sonrası bana açılan bir kapı gibi ondan bunu da eklemek istedim buraya