Siyahların içinde

Kendimi yazmak için zorluyorum ve bugün şu an, sonunda başardım. Üretken olmayan bir dönemdeyim. Ne kitap okuyasım var ne de yazasım. Ama bugün zincirleri kırmak istedim. Hayat nasıl gidiyor? diye sorarsak pek de iç açıcı şeyler olmuyor. Kendimi zorla dışarı atmaya başladım. Bu da depresyonum için büyük ilerleme. Kendimi denizin kıyısına bırakıyorum. İskelede balık tutan amcalarla sohbet ediyorum. İzmarit tutuyorlar bol bol ve lüfer için onları yem olarak kullanıyorlar. İzlemesi baya keyifli. Deniz genelde sakin oluyor. Hava da güneşli fakat serin. Akşamları daha da soğuk oluyor o nedenle 8 den sonra eve kaçıyorum hemen.

Şu an kendime bir sallama çay yaptım ve soğuk havanın keyfini çıkarıyorum. Kış benim mevsimim. Serin hava beni her zaman mutlu etmiştir. Üzerime battaniye aldım ve çayımla yazı yazmanın güzel olacağını düşündüm. Ortamı hazırlayınca yazmak için kendimi hazır buldum sanırım. Paşa da dizimde uyuyor. Bu ara sürekli uyumaya dizime geliyor, sanırım bende huzur buluyor. Çok tuhaf ben kendimde hiç huzur bulamıyorum. İçim simsiyah. Ama ilerleme katettiğim de kesin. Gece ağlamalarım dışında gündüz daha enerji doluyum. Gece ağlayıp rahatladıktan sonra uyuyabiliyorum. Ağlamalarım da genellikle neden bu durumda olduğumla alakalı. Kendime çok kızıyorum. Kırılgan olduğum için ve değmeyecek bir çok olaya gözyaşı döktüğüm için. Ama atlatacak gücü kendimde yavaş yavaş görmeye başladım. Bir savaşın içindeyim. İnsanlara, yaptıklarına kızsam da yüreğim acısa da zamanla daha iyi olacağımı biliyorum. İşte o zaman zerre aklıma gelmeyecek çoğu şey. Sadece kendim için biraz zamana ihtiyacım var. Sadece biraz daha üretken olmak istiyorum. Kitabıma devam etmek, aldığım kitapları okumak istiyorum. Bu depresyon dönemi içinde kendimi rahatlatmak için genellikle dizi ve film izledim. Çoğu zaman işe yaradı. Ya da genellikle savaş belgesellerine baktım. Kesinlikle işe yaradığını düşünüyorum. En azından başka şeylere odaklanma şansı tanımış oldum kendime.

Kalbimin acısı yüreğimi siyah yapıyor. Ama dışarı çıktığım an biraz parlamaya başladım sanırım. Şimdi dizi bir küçük dostumla tanıştırcam.

Şunun tatlılığına bakın ya. Bu arada anlamadım görsel nedense küçük koyuluyor. Ben teknoloji özürlüsü olduğum için halledemedim sanırım. Ama üstüne tıklayınca büyük hali belli oluyor en azından. Neyse bu tatlı kedo iskeledeki amcalarla beraber oturuyor. Gittim yanına iskelenin köşesinde yatıyordu sevdim sonra kucağıma çıktı. Hemen partileri ile şirinlik yapmaya başladı. Isırasım geldi, günümü güzelleştirdi resmen. Kedileri acayip seviyorum. Dünyanın en deli en tatlı yaratıkları resmen. Beni daima mutlu eden tek canlı. Gerçi paşaya da haksızlık yapmamak lazım o da beni daima mutlu ediyor.

En azından bir şekilde depresyonu yenmeye çalışıyorum. Dışarı atlayarak, kedoları severek, balık tutan amcalarla balık muhabbeti yaparak, bir şekilde insan içine karışarak kendime gelmeye çalışıyorum. 15 gün sonra İzmire gideceğim. Önce hastane işlerim var onları halletmem lazım sonra İzmirde olacağım. Hatice sabırsızlıkla beni bekliyor. Eceyide görmüş olurum. Haticede kalacağım. Biraz fazla kalmayı düşünüyorum. Eğlenmek istiyorum. Sanırım bunu başarabilirim. Hem 15 gün içinde biraz daha toparlamış olurum. Sonra insan içine karışarak kafa dağıtmak istiyorum. Tek korktuğum şey geri döndüğümde depresyonun tekrardan çoğalması ve beni ele geçirmesi. Ama onuda bir şekilde hallederim diye düşünüyorum.

Siyah ve ben biraz barış imzalamış olduk galiba. Hayata, kişilere, olan bitene söverek, hayatımı mahveden tüm şeylere kin kusarak, ağlayarak, nefes alamayacak duruma gelerek, epilepsi atakları geçirerek çoğu şeyi geride bırakmış oldum. Umarım daha da iyi olacağım.

Çayım bitti şimdi kitap okumak için kendimi zorlayacağım. Umarım bu konuda başarılı olurum.

Hayatta sizi seven, sizinde onları sevdiğiniz insanlarla olmanızı diliyorum. Siyahtan uzak huzurlu bir hayat sizinle olur umarım.

Sevgilerimle.

Gökyüzü yerinde her şey yolunda!

İstanbul

Evimde kitabımı okurken iki gün önce apar topar İstanbul yolcusu olduk… Neyse dedim ananem özlemiş gideyim. Ay gelmesem daha iyimiş diyorum, felaket bir şekilde akraba terörü yaşıyorum. Herkes bir şeylerden şikayetçi, herkes birbiri ile kavgalı. Başım şişti kazan gibi oldu ve ilaç kullanıyorum daha da beter oldum. Sıcak burası aşırı sıcak. Ananemlerin evi üst kat olduğu için daha bir sıcak oluyor. Felaket derece de yanık bir insan haline geldim. Giyinmesem yeridir.

Akraba terörü bir yana İstanbulu özlemişim. Yani küçükyalı desem daha doğru olur. Buralarda büyüdüm sayılır çok değişmiş ama bana çocukluğumu hatırlatıyor.

Buraya gelmeden önce hatta baya bir zaman önce biri ile konuştuk kitaplar üzerine, hayat üzerine, edebiyat, şarkı vs vs. Uzun zamandır bu muhabbetleri yeni tanıdığım biri ile yapmıyordum. Ciddi bir ilişki ya da sevgililikten bahsetmiyorum. Edebi sohbetten, kitaplardan bahsediyorum. Kendisinin kitabı çıktı yok yakın zaman da. Basımdan çıktı ama satışa geçti mi bilmiyorum çünkü edebi sohbetlere, hayatın budalalıklarını tartışmaya ara verdik. Çünkü herkesin kendi hayatıyla uğraşması gerekti. Psikolojik olarak da çok fazla şey konuştuk. Bipolar, depresyon, ilaçlar vs vs. İlaçları kullanmadan bipolarla nasıl dalga geçtiğini anlattı ki geçiyor bence de. Bende İlaçlara sarılmış hayatımı yoluna sokmaya çalışıyorum. Onunla tanıştıktan sonra ilaçların yanında nasıl dalga geçebileceğimi öğrendim. Öncelikle Çanakkaleye döner dönmez çok fazla yürüyeceğim. Çok kilo almam bir yana 4 kilo fazlam var bu bir yana yürümemin psikolojik olarak faydası olacağını bizzat kendisinde gördüm. Bende deneyeceğim. Kitap yazma olayını hızlandırıyorum Çanakkaleye döner dönmez. Daha fazla kitap okuyup yoluma yollar çizeceğim. Erkeklerle ilişki üzerine bir muhabbetim de olmayacak, bunun kararındayım. Hayatla dalga geçmeyi, umursamaz olmayı öğrenmeye çalışacağım. Hayatla oyun oynamak, parasız kaldığımda yine de çabalamak, kapısı olmayan bir evim olsa benim evim sonuçta demeyi öğreneceğim. Cem sen ne kadar bir şey anlamadığımı sansan da ki belki de anladım diye düşünüyorsundur, ben ilaçların yanında hayata sen kimsin ya ben nelere kafa tuttum diyebileceğim. En canlı örnek sen olduğun için bunu yapabileceğimi biliyorum.

Hastalıklarla mücadele etmenin en büyük olayının hayata umursamaz bakma olduğunu öğrendim. Kafaya taka taka depresyon kafa attı bize zaten. Kafa atma sırası bende. Açıkcası kendimi daha güçlü hissediyorum çünkü akrabalarla başedebiliyorum. Ya ben bunu yapıyorsam her şeyi yaparım gözüyle bakıyorum şu an. Evimi çok özledim ama şu an da bir sınavdayım gözüyle bakıyorum. Sigarayı da gizli saklı içmem beni daha çok geriyor ama ona bile ha ha hayt diyorum ve merdiven başında hızlıca sigaramı 20 saniye de bitiriyorum. Survivor şu an İstanbul da yaşanıyor. Biraz da cemin verdiği akıllara hayata kafa tutabiliyorum galiba. En kötü durumları yaşasa dahi yürümüş ve çözmüş kafasında çoğu şeyi. Bundan sonra yürümek var düşünmek yok. Ya aslında zaten düşünemiyorum. İlaçlar kafamı öyle bir boşluğa sokuyor ki bomboş bir kafa yaşıyorum. Gerçi çok dert dinledim ama hafıza da fazla kalmıyor. Bir de öğlen uykusu çıktı başıma devriliveriyorum. Yorulmuşum ben sanırım ya, kafa bir ara o kadar çok çalıştı ki şimdi dinlenerek acısını çıkarıyorum. Valla süper olay ne kadar gündüz uykusunu sevmesem de bir rahatlamıyorum desem yalan söylemiş olurum.

Bebekler gibi yaşadığım şu kısa sürede öğrendiğim şey burcu umursama ve yoluna devam et, sonrası güzellik, sonrası bayram. Neden böyle diyorum çünkü zamana bırakmanın güzelliğini yaşamaya başladım.

Her insandan bir şeyler öğreniyorsun. Onların hayatı sana ders oluyor. Belki bende bir şeyler öğretiyorumdur. Güçlü durmanın yollarını anlatıyorum genelde umarım anlaşılıyordur. Yani terzi kendi söküğünü dikemez ama sen güçlüsün ve beceriklisin dediğim her insan umarım çok güzel noktalara gelir çünkü öyle olduğu için ve içimden geldiği için söylüyorum.

Bazen hayat çok garip olabiliyor. İlaçların yanında kendimle nasıl mücadele edeceğimi öğrendim ve uyguluyorum yavaş yavaş. Zorluklar karşısında ağlamadan savaşmayı öğreniyorum. Umarım hayatıma dokunan her insan hayatta istediği başarıyı elde eder. Benim önceliğim farkındalık yaratmak, romanımı tez zamanda basıma göndermek. Umarım bizim gibi olan çoğu insana rehberlik edebilirim ve yalnız olmadıklarını gösterebilirim.

Şimdi uyku zamanım da şaştığı için devrilmek üzereyim, o nedenle uyuyorum ve hepimize güzel bir hafta içi diliyorum. Artık sürprizler bizi bulsun. Güzellikler kapımızı çalsın. Para sıkıntısı olanın derdine derman bulunsun ve hasta olanlar şifa ile buluşsun bu yazımı da gülerek sırıtarak ve umut olurum düşüncesi ile bitiriyorum!

Hepimiz çok mutlu olalım!

Sürekli gülüyoruz kafamızı her yöne çevirip kahkahamızı eksik etmiyoruz! Neden çünkü biz değerliyiz!

Sevince doğru koşanlar

Dün sitem dolu bir yazı paylaşıp, kırılganlığımı falan dile getirmiştim ama sildim o yazıyı. Sitemli olmayı kendime yakıştıramıyorum. Bir de kimsenin düşüncesini değiştirmek zorunda değilim hele ki kendimi ifade etmeyi biliyorsam ve bunu da yapmıssam. Bugün daha güzel şeylerden bahsetmek istiyorum. Ama şunu da eklemek istiyorum ki umarım ölmeden önce umutlarımız hayallerimiz gerçekten bizimle olur!

Bu sabah güzel uyandım. Çay eşliğinde bir yazı yazmak istedim. Sevince doğru koşan asla vazgeçmeyenler derneği başkanı olarak bugün pozitif basacağız bünyeye. Harika bir sabaha uyandım. Tek kötü noktası yirmilik dişim yine şişmiş. Çıkacaksan çık artık, çıkmıyorsan da sal beni gideyim ya. Neyse yine de yıkılmıyoruz, bu arada neden pozitif olmamız gerektiğini anlatıyorum. Her sabah bizi üşütmeyen bir sabaha uyanıyoruz. Kahvaltımızı keyifle yapıyoruz çoğu zaman. Sonra çay faslı, evdekilerle sohbetler falan derken öğlen oluyor zaman. Dün aşırı depresiftim. Ama gece uyurken yarın mükemmel olarak uyanacaksın diye kendimi şartlayarak uyudum. İyi ki de öyle yapmışım. Ne olursa olsun yasaklıyorum kendime mutsuz olmayı. Kim ne düşünüyorsa düşünsün insan kendini ve ne hissettiğini biliyor sonuçta!

Neyse bugün ki planım regl dönemini sağsalim atlattığım için denize girmek. Güneşlenmek. Yani güneşlenmek dediğim güneşleniyor gibi yapmak. Ben gölgede uzanırım genelde. Sonra elime bir mitoloji kitabı alıp yüksek ihtimal iskandinav olanı alırım thor kadar güçlü olmak… Yani o kadar olamam belki ama en üst leveli deneyeceğim kendim için. Sonra akşam işimle ilgilenip uyuyacağım. İzmire gitme planımın olduğunu söylemiştim onu konuşacağım yarın. Umarım yakın zamanda gitmem çünkü hava ateş ediyor. İzmir de yanıyordur. Ay hem daha meltem gelecek bugün 18 ağustos bugün araması lazım beni. Bu arada hafta sonu tatili için Yalovaya gittik gerçi ben sadece devrildim odada güzel oldu dinlenmek. O nedenle memnun kaldım hafta sonu tatilinden. Gerçi ben sürekli dinleniyorum. Ama klima vardı o nedenle baya iyi oldu. Biz sürekli taşındığımız için, baba mesleği dolayısıyla, malesef klima ölmüş. Kırılmış. O nedenle taktıramadık. Zaten bir ayda geldiler takma işlemi için. Neyse bu yazı da böyle yana yana geçirmiş olduk seneye klima alınır diye düşünüyorum. Bir saniye çayımdan bir yurdum alayım… Evet aldım. Ne diyordum pozitife odaklanacağız. Bundan sonra ay travma, ay şu olay beni çok üzdü, ay hayatıma devam edemiyorum, ay bu durumlar beni soğuttu vs vs vs yok. Olay örgülerini silme aşamasına başladık. Siliyoruz travmatik ne kadar olayımız varsa. Zaman alacağı kesin ama bugün sabahın köründe bana dünyanın en güzel uyku ilacını yazan doktoruma mesaj attım. Dedim böyle böyle ben daralıyorum geçmiş yüzünden. Kendimi de suçlamaya başladım anlayamadığım için falan. Konuda özetlersek güven problemi yaşamam ve insan ilişkilerine kendimi uzak tutup içime kapanmam. Bir ilaç önerdi öncelikle onu alacağım bir de yarın gel seninle uzun uzun konusup neler canını sıkıyor bir bakalım dedi. Doktora gitmekten korkmayın. Ben yarın gidip tüm olay örgülerini anlatacağım. Çünkü haketmediğim tonlarca olayın altında sıkışıp kalmaktan çok sıkıldım artık. Doktorum bana hep sen en güçlü kalkan kişi oldun der. Ay ben yine güçlü kalkayım uğur abi ahahha nolur bir güçlü kalkayım da kendime geleyim ya. Neyse işin neresinden başlarsan kar.

Kendim bazı insani problemlerimin altından kalkamadığım için, kendime kızdığım için, gitme kararı aldım. Çünkü kendim çözemiyorum orası belli. Siz de kendiniz çözemiyorsanız yardım almalısınız bu utanılacak bir şey değil. Bence ülke olarak zaten hepimiz gitmeliyiz.

Neyse yarın çanakkaleye gitmek güzel olacak. Ailemle gidince baya güzel oluyor. Yolda baya eğleniyoruz. Bi de ayşegülü çok özledim kısa zamanda da onunla buluşmam lazım. Bugün full keyif bir insan olduğum için umarım sizde full keyif olursunuz. Bugün hotel california şarkısı kadar keyifli bir tondayım. Çok da severim. Hemen dinleyeyim bari. Öyle bir gün batımı şarkısı gibi kızıl ve yeniden doğuşa yaklaşacak bir akşam güneşi gibiyiz! Güneşin ta kendisi biziz hatta!

Umarım güzel bir çarşamba günü geçirirsiniz. Ben bugün birazdan denize koşuyorum ve hepinize boll bolll iyi dilekler diliyorum! Umarım keyfimiz her bozulduğunda da bile bizimle olur!

Sevgilerimle!

Özel

İnanılmaz yoğun bir gün yaşadım. Yoğun demişken duygu yoğunluğu. Arkadaşım Ayşen (ilk yurt arkadasım) bana teyze oluyorsun diye mesaj atmış! Ay ben bir ağla bir ağla… Ayşenle çok ama çok şey paylaştık. Yurda alkollü geliyor diye, kendini bilmiyor diye çok soktum suyun altına kafasını ahahaha. Şimdi bebeği oluyor ya. Ben resmen teyze oluyorum! Hemen doğsun yanına gideceğimmmm, ayyy inanılmaz sevindim inanılmaz. Dünyaya küçük el ve ayaklar geliyor hepsini sevmek istiyorum. Bebekten anladığım şeye bak küçük el ve ayaklar ahahahha. Evet bu kadar yakınsın işte kızım bu mevzulara. Normal de çok çocuklarla aram yoktur ama Ayşennin bebeği bunun dışarısında onun en duygu yüklü teyzesi olacağım!

Onun haricinde hafta sonu tatili yapmaya karar verdik ailecek bu hafta sonu Geliboluya veda ediyoruz. Ay bana çok iyi gelecek. Gerçi Geliboludan da memnunum. Full deniz kenarındayım yüzüyorum çıkıyorum gölge de kahvemi içiyorum. Bu haftam hep bu şekilde geçti. İlaçlar yüzünden yerimde duramadığım için sürekli yürüyüş halindeyim. İnşallah kiloda veririm ya ahahah cidden bir kaç kilo vermem lazım. Kendimi tutmaya başladım. İlaçlar fazlalaşınca iştahım açılmıştı ama tutuyorum artık kendimi. Kilo verirsem daha mutlu olacağım.

Güzel sohbetlere eşlik ettim bu hafta. Sohbetler esnasında kendimi daha iyi anlama fırsatım oldu. Neleri istiyorum, derdim ne, nasılım falan filan, hepsi üzerinde düşünme fırsatım oldu. Hayatımda kızdığım çok nokta vardı ay şimdi pamuk gibiyim. Anlatmam içimi dökemem lazımmış. Onun haricinde kitabımın konusu yine beğenildiği için çok gaza geldim yakın zamanda yani tatilden gelince tekrardan başlayacağım. Bi de bugün iş teslimi günümdeydim ay yine çok beğenildi. Sanırım ben bir şeyleri gayet iyi yapıyorum. Cidden huzurla dolu şu an içim. Yeni işim ise pazartesi bana mail yoluyla ulaştırılacak. Aslında yarın Ayşegül ile yeni kordonda şarap partisi yapacaktık ama ertelendi neyse şu iki günlük tatil bitsin kısa zamanda da onu yaparız, çünkü planımız gayet güzeldi!

Duygusal anlamda da hala ama hala duvarlarım var ama çok üzerine düşünmemeye çalışıyorum. Akışına bıraktım. Üstüne düşününce olmuyor bu olaylar. Ay vallahi düşün düşün falan nereye kadar. Anı yaşa burcu!

Sabah yola çıkacağımız için heyecanlıyım, şu iki günlük kaçamak bana baya iyi gelecek. Yazılarımı da orada yazacağım. Huzurla yazılan yazılar dertli yazılar kadar önemlidir. Bu ara kendimi daha iyi hissediyorum tek sıkıntı çok hareket halinde olmam. Epilepsi ilacının artan dozu buna neden olabilirmiş ama şu an düşürmememiz gerekiyormuş. O nedenle doktorum ne derse o! Zaten kriz benden uzak olsun da ne olursa olsun. Kendimi çok üzgün buluyorum o anı yaşayınca. Resmen kalbim kırılıyor. Umarım baya uzun çok uzun bir süre tekrarlamaz. Hatta keşke hiç yanıma bile yaklaşmasa.

Yani anlayacağınız her şey güzel gidiyor. Bir de konsere falan gitsem fena olmayacak ama iş tesliminden sonra firmaya bir uğramak durumunda kalabilirim. O nedenle İzmire gitme durumum var. Belki bir şeylere denk gelirim. Hiç olmadı Hatice ile birlikte canlı müzikte bağıra bağıra şarkı söyleriz. Yani çözüm çok. Zaten Haticeyi de, Eceyi de çok özledim. Ece Eylülde gelebilir. Gelirse çok ama çok güzel olacak. Meltem de ayın 18inden sonra haber verecek. Ayy meltem gelsin de biraz da onu Çanakkalenin sefil eğlenme hayatına sokayım. Hahahaha sefiller gibi nasıl eğleniyorum görsün. Neden sefil diyorum çünkü her şeye gülüyorum. Zavallı da denilebilir hahaha. Ay modum yüksekse her şeye gülebilen bir insanım. Yeter ki modum yerinde olsun. O zaman hayat çok güzel diye bağrınıyorum çünkü.

Bugün de modum gayet yerinde birazdan balkona çıkıp kafamı sarkıtıp hayat çok güzel yaa diye bağırmam falan lazım yoksa bu enerji tükenmeyecek. Ama gece uykum süper efsane güzel uyuyorum. Bu uyku ilacı iyi ki var. Onsuz zombi oluyorum çünkü.

Şimdi çayımı içiyor ve bir tanıdığımın dediği üzere samuray gibi sert sert bakarak kitabımı okumaya gidiyorum. Bugün bi dm aldım bana birazdan senfonik metal söylecekmişsin gibi bir havan var yazmış. Biri de orman elfi demiş. Hahahah ya insanların bu vibeı alması benim bir tık hoşuma gitti. Çünkü sevdiğim şeylerin bana söylenmesi neden hoşuma gitmesin kiii! Öyle işte kendi içimde seviniyorum gelen maillere ve dmlere. Bir mail almıştım asla vazgeçme kendinden çünkü sen en güzel vazgeçmeyensin yazmıştı yazısının bir kısımına. Narin narin tebessüm etmiştim. Biri de sayende vazgeçmemek ne demek öğreniyorum bu savaşta seninleyim yazmıştı. Bak yine duygulandım. Gelen bir çok mail var hepsini de çok severek okuyorum. İyi ki geliyor mailler ve ben bir kez daha neden vazgeçmediğimi anlıyorum. Birinin hayatına dokunabiliyorsam doğru yoldayım demektir. İltifatlara da sırıtıyorum napayım hahaahah.

Hepinize süper bir hafta sonu diliyorum. Bugun gereksiz çok mutlu olduğum için hepinize, 3 lira farkla, büyük boy süper bir hafta sonu diliyorum. En güzelini diliyorum! Asla vazgeçmiyor ve modumuzu yüksek tutuyoruz. Tüm güzellikler bizimle olsun!

Evden çıkışlarımdan sadece bir tanesi run forrest runnn!

Ağustos

Bugün tam enerji ile uyandım ama kullandığım epilepsi dozu tüm kanımı emdi. Tüm kaslarım o kadar gevşedi ki inanılmaz rahat ama bir yandan da acayip rahatlık yüzünden uyuşmuş hissediyorum. Sürekli uzanıyorum yeni bir iş daha aldım haftaya cumaya kadar teslim etmem lazım umarım haftaya cumaya kadar bu uyuşmuşluk olayını atlatırımm.

Gündeme baktıkca perisan oluyorum. İçim hiç rahat değil. Hala ormanlar yanmaya devam ediyorum içim kapkara oldu. Kendi hayatıma doğru düzgün odaklanamıyorum. Bugün tüm gün sıcaktan bir o yana bir bu yana yatıp durdum. İnanılmaz bir sıcak var. Biz buraya geleli 5 yıl olmuş 5 yılın en sıcak havası diyor bizimkiler. Benim arada İzmir de ve Manisa da geçen yazlarım olduğu için buranın sıcak havasına pek hakim değilim. Ama bana manisayı sorarsanız felaket, felaketin dd felaketi derim. Sabah 7 de iş için uyandığım zaman sıcaktan ağlıyordum. Sıcaktan ağıtlar yakıyordum. Abartısız.

Bugün biraz kendimi dinledim. Çok da iyi sayılmam ama çok da kötü de sayılmam. Sadece biraz hatta fazla gevşemiş hissediyorum. Haftaya pazartesi randevum var gidelim bakalım neler olacak. İlaç düzenlemesi yapacağız. Şu an deneme sürüşündeyim. İlaç almadığım an epilepsi atağı geçirdiğim için doktorum bizzat görüşmek istedi. Bir de beni sıcak hava çok etkiliyor onun için fazla atağa yakın hissediyorum. Üzücü bir şey olmuyor zaten. Duygusal anlamda her şey stabil. Üzülmüyorum bir şeye. Her şey aşırı normal ilerliyor. Sadece sıcak havalar beni mahvetti.

Bugün biraz kitap okudum. Mitolojiden devam ediyorum. Bir de lotr seneye başlayacağı için biraz mutluyum. Beni heyecanlandırdı baya. Seneye Eylül ayı baya güzel geçecek gibi. Normalde çift yılları severim ama çift yıllarda mutlu muyum mutsuz muyum hatırlamıyorum. Benim hayatım sürekli inişli ve çıkışlı olduğu için aklıma gelmiyor hiç yıllar nasıl geçiyor diye. Ama şunu kesin ve net söyleyebilirim ki birinin canımı yakması baya zorlaştı. Direkt tiksiniyorum ya da canımı acıtmaya çalışsa bile iki gün sonra unutuyorum. Zarar veremiyorlar artık. Bir de zarar verecek bir insan yok hayatımda. Kendi yolunda giden sessiz sedasız bir insanım zaten.

Ece nin gelmesi Eylül ayına kaldı. Şu an için gelemiyor kurs gördüğünden kaynaklı. Meltemle haftaya değil ondan sonraki hafta gelebilecek gibi. Ay erken olsaydı efsane olurdu ama sorun yok, gelsinde önemli olan o. Biraz kafamız dağılır. Meltem üniversiteden bana kalan tek arkadaşım. Kafa yapımız çok benzer. Çok tatlı bir insandır umarım gelir ve tatil yaparız beraber! Yanında biri olunca denize gitmek falan daha keyifli oluyor. Buranın kumsalı kum. Atarız kamp sandalyelerini şemsiyenin altına bakarız keyfimize. İçeceklerimizi de alırız oh sonra keyif zamanı işte! Bursadan İzmire gelirdi orada da çok eğlenirdik. İnanılmaz güzel olurdu İzmir günleri. Alışveriş yapardık deli gibi. Sonra da gecenin bilmem kaçına kadar dolanırdık serinleyelim diye. Gerçekten güzel zamanlardı!

Şimdi biraz kitaba odaklanmak için masaya geçeceğim umarım odaklanma süren iyi geçer. Yazmak ve artık bitirmek istiyorum. Çok zormuş kitap yazma işi. İnsanın duygu durumu her şeyi fazlasıyla etkiliyor. Depresifliğe yakın olduğum an yazdıklarımı okuyorum bazen diyorum ki burcu sen ne yaşıyorsun bebeğim öyle…. Haahhah ama cidden öyle. Hepimize ülke olarak güzel günler diliyorum. Ne olur şu yangınlar bitsin artık! Güzel zamanlar bize yakın olsun! Yanan ateşin alevinde kapkaranlık kaldık umarım tez zamanda söner hepsi.

Ağustos çok da huzurlu gelmedi. Umarım devamı da bu şekilde olmaz. Fangorn ormanları gibi keşke ormanlar intikamını alsaydı buna neden olanlardan. Bir sürü ağaç orkları ne de güzel mahvetmişti. Keşke ormanlar intikamını alsa. Bir ormanı geç bir ağacın bir canlının daha acı çekmesini istemiyorum. Umarım son bulut bu katlediliş.

Sevgilerimle.

İmza

Bu blogu asla vazgeçmemek ne demek o nedenle açmıştım. Şu an vazgeçmeyecek gücü kendimde bulamadığım bir dönemdeyim. Eskisi gibi motivasyon konuşmaları dahi yapamıyorum. Kendime çok hayrımın dokunduğu söylenemez. Kafam öyle boş ki, bu hissizlik bana koymaya başladı. Ne mutluyum ne mutsuz. Rüya görmüyorum, hayal kurmuyorum, kitap okuyamıyorum. Bomboş bakıyorum. Dalıp gidiyormuşum. O dalıp gitmelerim bile boş. Boş boş bakıyorum sadece. Şimdi peri ışıklarımı yaktım ve sessizce oturuyordum yatağımda. Sonra düşünmeye zorlamak istedim kendimi ve yazmaya karar verdim.

Kimseyi vazgeçilmez olarak görmediğim bir süreç içerisindeyim. Yalnızım ve tatlı gelmeye başladı bana bu durum. Deniz kıyısında dolaşıyorum. Ağaçların gölgesinde oturuyorum. Piknik masalarında kahvemi yudumluyorum ve asla şimdi şurada o da olsa diyebileceğim kimse yok. Ailemle akşamları kampa gidiyoruz. Askeri kampta çay içiyoruz kahve içiyoruz. İştahım ilaçlar yüzünden açılmış durumda ve sürekli tatlı istiyor canım. O nedenle bir de tatlı ya da dondurma yiyiyoruz. Denizi seyrediyorum. Sessizliğe gömüyorum bir süre kendimi. Hatta baya uzun bir süre ve o ışıl ışıl parlayan denize bakarken bile aklıma hiç bir şey gelmiyor. Karbamazepinden midir yoksa uyku ilaçlarından mıdır bilmiyorum ama ilaçlar fazlalaştıkca resmen hissiz bir insan oldum. Bir de her şey boş gelir oldu gözüme. Hayattan zevk alma şeklim sıfır. Nötr bir şekilde ordan oraya gidiyorum. Nötr bir şekilde sohbet muhabbet ediyorum. Tamamen net şekilde her şeye nötr durumdayım. Can sıkıcı ama gerçekler bu şekilde.

Bazen eve sığamıyorum, bazen de evden dışarı çıkasım gelmiyor. Bazen çok eğlenesim geliyor bazen de ne eğlencesi burcu otur evinde diyorum. Şarap içip odadan odaya zıplayan burcu maziye karıştı galiba. Elimde şarap şişesi kulağımda kulaklık ordan oraya savrulduktan sonra elimdeki şişeyi sakince yere bırakıp yatağa kendimi atıp evet şu an gerçekten dünya güzel dediğim anlar geride kaldı. İlaçlar arttığı için alkolde beni terk etti. Doktor kesinlikle çok alkol almamalısın diyor. Almıyorum. Kahve içiyorum. Sigara içiyorum. Astım falan dinlemeden yakıyorum sigarayı ve merdiven çıkarken bile yoruluyorum. Neden yapıyorum kendime bunu bilmiyorum ama içiyorum o sigarayı. Kaybolmuşluk hissimde bana eşlik ediyor. Boşa dalıp giden gözlerime sis eşlik ediyor onun sayesinde. Tekrar içmemeyi düşünüyorum. Ama şu an bana eşlik etmesi daha cazip geliyor. Örnek olunacak bir davranış asla değil ama yapıyorum işte. Kafam çok konuşurken sussun diye isyanlar ederdim, şimdi ise biraz konussun istiyorum. Biraz dertleşsin benimle. Bir de bu boşluk hissi sürekli bir şeyler yiyip içmeme neden oluyor. Hah bir de huzursuz bacak sendromu takıldı peşime. İlaçlardan oluyor sanırım daha tam anlamadık. İlaç değişikliği yaptık fakat geçmedi. O nedenle ya rahatsızım ya da ilaçların deformasyonu. Ama çok lanet bir şey. Hayatımda tek yolunda giden şey iş güç para mevzuları. Ama açıkçası sağlık yoksa onlarında bir önemi yok benim için. Neyse en azından yine de yolunda giden bir şeyler var…

Hayat böyle akıp giderken, bombok halimle, kimseyle konuşasım gelmedikçe iyice içime kapanacağım diye de korkmuyor değilim. Neyseki bayramdan sonra bir planım var. Kendime gelirim diye düşünüyorum. Bir nebze bile olsa kopuk hayat damarlarıma bir dikiş atılırr!!

Çok fazla daha yazasım var ama ilaçlar vurdu yine sanırım. Gözlerim kapanıyor yavaş yavaş. Zor tutuyorum kendimi. Hatta geç bile kalmışım saat 01.00 olmuş. Her gün düzenli olarak yazmaya devam edeceğim. En azından kendimi düşünmeye zorluyorum. Bu da bir şey! Zaten her günüm savaş olmuş savaşmak olmuş. Cidden ya gerçekten ülke durumuna, ekonomiye, kadın cinayetlerine, hayvanların çektiği eziyete bakacak olursak cidden savaşta mıyız?! Ülke gündemine girersek asla çıkamam ama cidden tiksiniyorum çoğu şeyden ve kişilerden.

Umarım yarın çok güzel bir gün olur. Duvara boş boş bakmadan bir kitap bitirme enerjisi yataktan kalkar kalkmaz yüklenir umarım. Hepiniz kendinize ve ruh sağlığınıza çok iyi bakın.

Sevgilerimle.

Çek içine ağaçların kokusunu!

Her şey geçiyor

Her şeyin zamanla geçip gittiğine şahit olduğum bir dönem içerisindeyim. Her şey geçiyor. Hiç bir şey ölümcül acısı ile birlikte benimle beraber kalmıyor. Zaman… Sanırım senin yardımın çok büyük bu konu hakkında. Hayatım devrildi ve ben onu toparlıyorum. Her şey yavaş yavaş geçiyor ama tekrardan her şeyi düzeltmek aşırı yorabiliyor. Yorgunum. Bir şeyleri oldurduktan sonra her şeyin devrilmesi ve onu yine oldurtmaya çalışmak bu hayattaki en büyük görevim. Anka kuşu gibi sürekli küllerimden doğuyorum. Olanı biteni anlatmak bir yandan istiyorum diğer yandan bir tarafım anlatırsan kabullenmiş olacaksın diyor. Sahi neden kabullenemiyorum? Olan oldu zaten. Her şey değişti. Bambaşka bir düzen başladı. Neden hala kabullenemiyorsun burcu?

Bahsettiğim konuların aşk vs ile ilgisi yok. Bahsettiğim konun ana, temel taşı hayatımdaki her şeyin kısa sürede bambaşka bir hal alması ve benim bunu kabul edemeyişim. Çooookkkkk isyan edesim var. Halil sezai gibi hissediyorum kendimi. Ama şöyle de bir şey var ben kabul etsem de etmesem de her şey geçiyor. Bitmiyor ama geçiyor. Alışacağım. Başka çarem yok. Şu noktada cidden başka çarem yok. Sadece sağlığımı düşünüyorum. Ses tellerimde sorun var. Bir de boğazımda sürekli yara çıkıyor bademcik ameliyatı olmam lazımmış. Epilepsi de bir ara vurdu geçti yine. Uyku eegsi falan derken yeni bir ilaca başladık. Hayatımdaki en kara leke, sağlığımın düzene giremeyişi. Sağlık bir yerinde olsa, her şey yerli yerinde olacak gibi. Ama maalesef yine toparlama dönemindeyim.

Bir kaç gündür doğa gezisi yapıyorum. Dağ bayır geziyorum ve kendimi çok ama çok iyi hissediyorum bunları yaparken. Hava tatlı tatlı esiyor. Sıcaktan bir nebze olsun uzak hissediyorum kendimi. Yazı çok seviyorum fakat sıcak bana yaramıyor. Özellikle de astım hayatıma girince sıcak cidden daha çekilmez hale geldi. O yüzden yürümek doğa ile bütünleşmek baya iyi geliyor bana. Bugün ayçiçekleri ile fotoğraf çekildim. Çok seviyorum ayçiçeğini. Çok fazla güzeller.

Mutluluğum sahici bir mutluluk 🌻🌻

Bir şekilde kendimi de yola sokacağım. İlaçlar fazlalaştığından beri sadece boş boş bakıyorum. Ne mutlu ne mutsuzum. Zaten hiç bir şey düşünmediğimi fark ettim. Cidden düşünemiyorum. Boş boş bakıyorum. Kafam da hiç bir ses yok. Sabah çok akşam çok bid torba ilaç kullanıyorum. Sanırım beynim uyuştu en sonunda. Hiç bir şeye odaklanmamak çok garipmiş. Her gece varoluşsal sancılar yaşayan ben şimdi yastığa kafamı koyuyorum ve çat diye uyuyorum. Ne hayal kurmak ne de şöyle olsa nasıl olurdu diye düşünmek var. Doktoruma söyledim ilaçlar dolayısı ile bu oluyor dedi. Çok fazla ilaç kullandığım için mal gibi oldum gerçekten. Ailem durgunsun diyor. Boş boş bakıyorum ama mutsuzum da denilemez. Mutlu da değilim. Nötr bir durumdayım. Hissizim. Hayat damarlarından bazılarında kopukluk var. Ama her şey geçecek. Bundan eminim. Uzun zamandır yazmamamın sebebi kendimde güç kuvvet bulamamaktı. Kitap bile okumuyorum. Ama yarın bir kitap bitirmek gibi bir niyetim var. Duvarlara mal mal bakarak zaman geçirmek istemiyorum artık.

Öyle işte içimi dökmüş oldum yine kendime. Her şeyin güzel olmasını hem kendim hem de sizler için diliyorum. Hayatta güzel nedenler ve sonuçlar bizimle olsun!

Sevgilerimle.

Çevir sayfayı

Kendime pek fazla zaman ayıramadığım bir süreçten geçiyorum. Yorucu ama tatlı yorgunluklar. Kendimi işime adadığım bir de biraz işi öğrenmeye çalıştığım zamanlar. Çok fazla şey var işle ilgili o nedenle biraz kendimi attım kenara. Sabahları erken kalkmaya alıştım en azından onda sorun yok. Hafta sonu tatilimde bile erken uyandım. Şimdi de uzandım koltuğuma Guns n roses dinleyip birazcık bir şeyler yazayım dedim. Hayat sessiz sakin akıp gidiyor ve ben her gün sayfaları çeviriyorum. Erken uyanıyorum çalışıyorum ve yorulup yatıyorum. Hafta sonu için arkadaşlarımla bir kaç plan yaptık bu hafta sonu yasaklar kalkacağı için sosyalleşme kararı aldım. Yarın Aykut gelecek işten sonra onunla da sohbet muhabbet falan derken yarını da bitirmiş olurum.

Hasanağa bahçesi var burda. Oraya çok yakın oturuyorum. Cuma günü birazcık dolaşayım dedim. Yemyeşil alanda serin bir hava alayım dedim, böyle bir kalabalık yok! Kalabalığı görür görmez bir u dönüşü yapıp evime doğru yürüdüm hahahaha. Bir tek ben evde duruyorum galiba. Herkes mi dışarıda olur ya! Adım atacak alan yoktu. Ben o kadar kalabalığı iki sene önce falan gördüm sanırım. Gelibolu nun nüfusu kadar insan vardı ahahahah. Beynim döndü ve eve gelip hemen kahve yapıp, hayatımın ne kadar ıssız ve sakin olduğunu düşündüm…. Sonra bunu sevdiğimi fark edip bir kahve daha yaptım… Kahveyi inanılmaz derecede arttırdım. O konuda biraz kendimi tutmam gerekiyor ama bunu yapamıyorum. Sabah dinç olayım diye bir başlıyorum sonra tutamıyorum kendimi. Bir mide sorunu daha yaşayana kadar da tutamayacağım galiba kendimi… İnsanın kendini tanıması ne kadar güzel bir şey ahahahaha.

Bu dinginlik sonrası yasaklar kalkınca biraz daha sosyal olacağım gerçi. Hafta sonu Aykut un doğum günü. Ece ve erkek arkadaşı hep birlikte biraz kendimize geliriz ya. Ece bende kalmaya da geliyor. Günlerim en yakın dostlarımla geçiyor. İzmirin en güzel tarafı da bu oldu zatennn. Kendime geldim gerçekten. Dinç, mutlu, enerjik ve eskisi gibi hissediyorum! Eskisi gibi derken baya eskisi. Çok çok eskisi. Yaşlı olan ruhumu çocuksu sevinçlerle doldurdum baya. Evime tabak, bardak falan alıyorum çıldırıyorum sevinçten hahahhahaha. Ay bir de iş arkadaşlarım mükemmel ya. Bir kaç kızla tanıştım. İnanılmaz tatlılar. Yardımsever ve kibarlar, aynı zamanda da komikler. Bu çok önemli…. Çok eğleniyoruz o nedenle her şey cidden inanılmaz iyi gidiyor. Geceleri huzurla uyuyup, huzurlu ve şişmiş gözlerle uyanıyorum ahahaha. Sıcaktan gözlerim çok şişiyor ya iş sonrası buz tutuyorum sürekli. Bir de yine kilo verdim. Sıcaktan sanırım. İzmir gündüzleri inanılmaz sıcak oluyor. Ama şu an çok tatlı bir serinlik var. Ayaklarımı da balkon kapısına doğru uzattım tatlı tatlı keyif yapıyorum.

Özetle bu şekilde geçiyor günler. Bu sessiz, sakin, iş dolu, arada arkadaşlarla zaman geçirdiğim günlerde sayfaları çeviriyorum yavaş yavaş. Ece ise yalnız olmama takık olduğu için keşke bir erkek arkadaşın olsa diye darlıyor beni ahaahahah. Bazen hayatımda biri olmalı mı diye düşünüyorum. Çok nadir. Arada bir yani. Ama o kadar saçma olaylar geldi ki başıma, inanılmaz soğudum bu aşk olaylarından. Bazı en sevdiğim şarkılara küstüm. Bazı anlara bir şişe şarap açıp peynir yer gibi yedim o anları, anıları. Valla yüreğim el vermiyor bir aşk macerasına kapılmayı. Bir de çok alıştım böyle yalnız olmaya. Bir erkek arkadaş edinip huzurumun içine edemeyeceğim. Ece saçmalama hepsi aynı değil falan diyor ama valla hepsi aynı. Hepsi daraltıyor beni. Hepsi aynı şekilde soğutuyor kendinden. Bir sevgilim olsa hızlı hızlı çevireceğimden eminin o sayfaları. Hemen en sona gelmek için can atacağımdan eminim. Son. Ayrılık. Bir daha birbirimizi görmeyelimli bir son. Hepsi aynı. Hepsine bakış açım da aynı. Hepsinden fayda yok bana. Benden de onlara da fayda yok. Bu konuda da yalan söyleyemeyeceğim. Bir insanla tanışıp sayfaları hızla çevirip bir elveda metni yazmayacağım. Çünkü biliyorum elveda metni hemen yazılsın diye uğraşacağım.

Öyle işte. Yalnızlık ve ben birbirimizin en yakını olduk sanırım. Yalnızlık derken işte sevgili meselesi yalnızlığı çok da önemli bir şey değil yani. Yoksa onun haricinde dostlarım, ailem asla ve asla bir an bile olsun yalnızlık hissettirmiyorlar. Kendimi gerçekten dopdolu hissediyorum. Yeni bir şeyler için çabalıyorum. İzmirin daha önce pek de bilmediğim bir semtini öğreniyorum, evimin ihtiyaçları için uğraşıyorum, bugün hatta sınavlarıma girdim, bir okul daha bitirmek için çabalıyorum ve inanılmaz derecede kitap okuyorummm. Hayatımın güzel bir konumundayım. Her gün cidden 100 sayfadan fazla kitap okuyorum. Aldığım ve okumadığım kitapların hepsini buraya getirdim. Hepsi bana arkadaşlık ediyor. Felsefe, mitoloji, tarih ve bilim kurgu. En en ama en sevdiklerim. Eve bir de kitaplık sipariş ettim onun gelmesini bekliyorum. Geldiği zaman hafta sonu kurulumunu yapacağım. Yaparım herhalde ahhaaha. Çok beceriksizim bu konularda ama kendim yapmak istiyorum. Bu evde her şeyi kendim yapmam lazım. Ev sahibimle konuştum, bir duvarı farklı bir renge boyamak istiyorum. O kadar tatlı biri ki hemen izin verdi. Ev seninmiş gibi nasıl istiyorsan onu yap dedi. Hahaha yaaa inanılmaz şanslıyım cidden! Renge daha tam karar veremedim ama canlı bir renk istiyorum. İçim gönlüm açılsın! Bir de yarın tesisatçı gelecek muslukların bazılarında sorun var iş sonrası ona koşturacağımmm. Ama tamir edilmesi cidden gerekli bir durum. Patlaya Patlaya açılıyor ve yanlardan su fışkırtıyor mutfak musluğu ahahhaha. Bir de banyo fiskiyesine el atılıp onun da musluğu tamir edilecek. Başka da bir mevzu yok. Sonra sohbet muhabbete devammmm. Bir de eve biraz abur cubur alayım sohbetin yanında yeriz. Aykut hayvan gibi yiyor çünkü hahahaaha.

İşte hayatım böyle bir yöne girdi. O ağır ağır çevirdiğim sayfalar böyle bir öykünün başkahramanı yaptı beni. Bu öykü için evrene ve hayata çok minnettarım. İyi şeyler benimle olduğu için çok ama çok minnettarım! Hayat bazen hiç beklemediğiniz bir şekilde geliyor size ve siz şok üstüne şok yaşayarak kitabınızın en güzel sayfasına geliyorsunuz. Her öykünün hem iç bunaltıcı hem de evet işte dönüm noktası bu dediğiniz sayfaları vardır. İşte sanırım ben o ballandıra ballandıra anlatılan dönüm noktası kısmındayım ve kişisel gelişim notları yazıyorum ahahahaha. MEDİTASYONU YAŞA MOTİVASYONU BIRAKMA!!

Umarım hepimiz için güzel bir hafta olurrr. Daha sık yazıp içimi buraya dökmeye ve kendimin güzel tınılı sesi olmaya devam edeceğim! Yazı yazmayı aşırı derece de özlemişim!

Şimdi dondurma yiyip uyku zamanımı bekleyeceğim. İlaçlarımı içtim, birazdan baygınlık geçiririm kesin hahahahaha. Eveeeeettt hepinize mükemmel bir hafta diliyor ve mutlu haberlerin, mutlu anların size koşarak gelmesini diliyorum!

Sevgilerimle!

Hasanağa bahçesinden beklediğim performans……

Yıkılmadım ama ayakta da değilim

Her şeyin, her günün aynı olduğu bir evredeyim. Acımasız zaman sürekli aynı şekilde işliyor ben gözümü açar açmaz. Parlak günler, ışıl ışıl günler, güzel günler hepsi bir bir kapattı kapıları ve dışarıda bıraktılar beni. İşin kötü yanı kapıyı “mellon” diye de açamıyorum. İşin bir diğer kötü yanı zaten kapı açılsa da balrog beni elbet bulacak gibi hissediyorum. Anlık ruhum kararmış durumda.

Zaman sürekli aynı şekilde işliyor ve ben ömrümün boşa giden zamanına gözlerimi kısarak bakıyorum. Net görebilmek için bunu yapmam gerekiyor. Keşke ayık kafayla yaşamasam şu bazı bazı olan günleri. Açsam bir şarap doldursam kadehe ve gün doğumuna karşı diksem gözlerimi ve ona “bak burdayım hala” desem, yarım bir gülümseme ile. Sanırım hayatı dalga konusuna çevirmek için bir şişe şarap ve gün doğumuna ihtiyacım var. İşin kötü yanı ise ne bir şişe şarabım ne de güneşi doğuracak bir uyku düzenim var şu an.

Uyku ile ilişkimiz benim artık erkenden uyuyup erkenden uyanmama doğru evrildi. Şu an bir memur olsam mesai saati direkt masam da olabilecek kadar dinç uyanıyorum. Ama bu karantina döneminde buna ihtiyacım var mıydı? İşte orası gerçekten saçmalık. Bir şekilde zamanı geçirmeye çalışıyorum. Defterime doldurdum yine içimi. İçim defterin kapalı kapağı altında nedenleri ve sonuçları saklıyor. Önceden de bir blogum vardı. Her gün başıma gelen olayların nedenlerini ve sonuçlarını yazardım. Ben zaten kendimi bildim bileli yazarım. Bazen dile getiremediklerim olur onlarıda sayfalara kazırım.

Hayatım öyle ya da böyle ilerliyor işte. Bugün biraz duygusal tarafımdayım. Yatağın duygu yüklü tarafından kalktım galiba. İşin ilginç yanı bir sitemim yok sadece kendime kızıyorum. Kendime kızıyorum çünkü kendimi yoruyorum. Çok düşünüyorum her günü, her saati. Her saatime şöyle olsaydı şu an nasıl olurdu diye bakıyorum. Hayallerim beni esir aldı ben de elinde oyuncak oldum sanırım.

Kendimi bildim bileli deliler gibi hayal kuruyorum. En güzel yanı çoğu hayalimi yaşadım. Şahit oldum teker teker beni bulmalarına. Şimdi yine bir dolu hayalim var. Elbet beni bulacaklarını biliyorum, ama zamanı belirsiz. Ama bulacaklarından her zaman ve her daim emin olabiliyorum. Sadece yorgunum biraz. Sadece bazen çok hüzünlüyüm. Hatta şu an bahar alerjisi yüzünden ağlamaklıyım. Tabi işin şakası bu. Oturup ağlama kıvamına gelmedim daha. Şey yapıyormuşum “hayat! bu ne biçim hayat! dalga mı geçiyorsun ya” falan diyip Bihter Ziyagil yatışı yapıyormuşum yere. E bi de bayıl burcu tam olsun…..

Neyse ne diyordum. Göründüğü üzere yıkılmadım ama ayakta da değilim. Yani bu tam kapanma beni biraz boğdu orası çok net. Bir de güzel şeylere yakın olduğum için de stresliyim çok. Hayır her güzel şey bu kadar nazlı olmak zorunda mı ya? Bir kere de altın tepsi de önüme gelseler. Çok mu şey istiyorum. Evet tamam tamam biliyorum…

Neyse bir şekilde bu tam kapanmayı atlatacağım. Kitap okuyarak, yazarak, filmlerin dibini sıyırarak, ders konularına bakarak, spor yaparak falan filan. Akıl sağlığım biraz hasar alacak ama şu an iyiyim hala. İyi miyim acaba haahahah, neyse burası tartışılır. Neyse toparlanma konusunda harikayımdır. Halledeceksin burcu halledeceksinnn. En iyisi şimdi bir kahve yapıp balkonda sessizliği dinlemek. Bir de bir motivasyon videosu izledim bugün. Evet cidden ruh sağlığım için yaptım bunu. Abla diyor ki gözlerini kapa ve güzel şeyleri dile. İste onları. Sonra olmuş gibi yap ve sevin. Kendine güzelliklerin sana ait olduğunu söyle. 15 dakika boyunca yap bunu diyor. Pozitif gücü kendine çek diyor. Hazırım de ve olmuşcasına sevin. Gülmeyin cidden tiktok videosu çekeceğim yoksa. O kadar sıkıldım yani….. Nerde benim doğal taşlarım, çakraları açma vaktiiii!

Evet şimdi olmuşa ve ölmüşe çare olmadığını hatırlatıp, madem tam kapandık kahvenin içinde yüzelim diyor ve mutfağa koşuyorum. Umarım tam kapanma sonrası süper güzellikler bizi kucaklar. Onlar beni kucaklamazsa ben koşup kucaklayacağım. Her şeyi karşı taraftan beklemem asla!!

Güzel bir yaz bizimle olsunnn. Yeni haftamız da bize mükemmel ötesi şeyler yaşatsınn!

Sevgilerimle!