İstanbul

Evimde kitabımı okurken iki gün önce apar topar İstanbul yolcusu olduk… Neyse dedim ananem özlemiş gideyim. Ay gelmesem daha iyimiş diyorum, felaket bir şekilde akraba terörü yaşıyorum. Herkes bir şeylerden şikayetçi, herkes birbiri ile kavgalı. Başım şişti kazan gibi oldu ve ilaç kullanıyorum daha da beter oldum. Sıcak burası aşırı sıcak. Ananemlerin evi üst kat olduğu için daha bir sıcak oluyor. Felaket derece de yanık bir insan haline geldim. Giyinmesem yeridir.

Akraba terörü bir yana İstanbulu özlemişim. Yani küçükyalı desem daha doğru olur. Buralarda büyüdüm sayılır çok değişmiş ama bana çocukluğumu hatırlatıyor.

Buraya gelmeden önce hatta baya bir zaman önce biri ile konuştuk kitaplar üzerine, hayat üzerine, edebiyat, şarkı vs vs. Uzun zamandır bu muhabbetleri yeni tanıdığım biri ile yapmıyordum. Ciddi bir ilişki ya da sevgililikten bahsetmiyorum. Edebi sohbetten, kitaplardan bahsediyorum. Kendisinin kitabı çıktı yok yakın zaman da. Basımdan çıktı ama satışa geçti mi bilmiyorum çünkü edebi sohbetlere, hayatın budalalıklarını tartışmaya ara verdik. Çünkü herkesin kendi hayatıyla uğraşması gerekti. Psikolojik olarak da çok fazla şey konuştuk. Bipolar, depresyon, ilaçlar vs vs. İlaçları kullanmadan bipolarla nasıl dalga geçtiğini anlattı ki geçiyor bence de. Bende İlaçlara sarılmış hayatımı yoluna sokmaya çalışıyorum. Onunla tanıştıktan sonra ilaçların yanında nasıl dalga geçebileceğimi öğrendim. Öncelikle Çanakkaleye döner dönmez çok fazla yürüyeceğim. Çok kilo almam bir yana 4 kilo fazlam var bu bir yana yürümemin psikolojik olarak faydası olacağını bizzat kendisinde gördüm. Bende deneyeceğim. Kitap yazma olayını hızlandırıyorum Çanakkaleye döner dönmez. Daha fazla kitap okuyup yoluma yollar çizeceğim. Erkeklerle ilişki üzerine bir muhabbetim de olmayacak, bunun kararındayım. Hayatla dalga geçmeyi, umursamaz olmayı öğrenmeye çalışacağım. Hayatla oyun oynamak, parasız kaldığımda yine de çabalamak, kapısı olmayan bir evim olsa benim evim sonuçta demeyi öğreneceğim. Cem sen ne kadar bir şey anlamadığımı sansan da ki belki de anladım diye düşünüyorsundur, ben ilaçların yanında hayata sen kimsin ya ben nelere kafa tuttum diyebileceğim. En canlı örnek sen olduğun için bunu yapabileceğimi biliyorum.

Hastalıklarla mücadele etmenin en büyük olayının hayata umursamaz bakma olduğunu öğrendim. Kafaya taka taka depresyon kafa attı bize zaten. Kafa atma sırası bende. Açıkcası kendimi daha güçlü hissediyorum çünkü akrabalarla başedebiliyorum. Ya ben bunu yapıyorsam her şeyi yaparım gözüyle bakıyorum şu an. Evimi çok özledim ama şu an da bir sınavdayım gözüyle bakıyorum. Sigarayı da gizli saklı içmem beni daha çok geriyor ama ona bile ha ha hayt diyorum ve merdiven başında hızlıca sigaramı 20 saniye de bitiriyorum. Survivor şu an İstanbul da yaşanıyor. Biraz da cemin verdiği akıllara hayata kafa tutabiliyorum galiba. En kötü durumları yaşasa dahi yürümüş ve çözmüş kafasında çoğu şeyi. Bundan sonra yürümek var düşünmek yok. Ya aslında zaten düşünemiyorum. İlaçlar kafamı öyle bir boşluğa sokuyor ki bomboş bir kafa yaşıyorum. Gerçi çok dert dinledim ama hafıza da fazla kalmıyor. Bir de öğlen uykusu çıktı başıma devriliveriyorum. Yorulmuşum ben sanırım ya, kafa bir ara o kadar çok çalıştı ki şimdi dinlenerek acısını çıkarıyorum. Valla süper olay ne kadar gündüz uykusunu sevmesem de bir rahatlamıyorum desem yalan söylemiş olurum.

Bebekler gibi yaşadığım şu kısa sürede öğrendiğim şey burcu umursama ve yoluna devam et, sonrası güzellik, sonrası bayram. Neden böyle diyorum çünkü zamana bırakmanın güzelliğini yaşamaya başladım.

Her insandan bir şeyler öğreniyorsun. Onların hayatı sana ders oluyor. Belki bende bir şeyler öğretiyorumdur. Güçlü durmanın yollarını anlatıyorum genelde umarım anlaşılıyordur. Yani terzi kendi söküğünü dikemez ama sen güçlüsün ve beceriklisin dediğim her insan umarım çok güzel noktalara gelir çünkü öyle olduğu için ve içimden geldiği için söylüyorum.

Bazen hayat çok garip olabiliyor. İlaçların yanında kendimle nasıl mücadele edeceğimi öğrendim ve uyguluyorum yavaş yavaş. Zorluklar karşısında ağlamadan savaşmayı öğreniyorum. Umarım hayatıma dokunan her insan hayatta istediği başarıyı elde eder. Benim önceliğim farkındalık yaratmak, romanımı tez zamanda basıma göndermek. Umarım bizim gibi olan çoğu insana rehberlik edebilirim ve yalnız olmadıklarını gösterebilirim.

Şimdi uyku zamanım da şaştığı için devrilmek üzereyim, o nedenle uyuyorum ve hepimize güzel bir hafta içi diliyorum. Artık sürprizler bizi bulsun. Güzellikler kapımızı çalsın. Para sıkıntısı olanın derdine derman bulunsun ve hasta olanlar şifa ile buluşsun bu yazımı da gülerek sırıtarak ve umut olurum düşüncesi ile bitiriyorum!

Hepimiz çok mutlu olalım!

Sürekli gülüyoruz kafamızı her yöne çevirip kahkahamızı eksik etmiyoruz! Neden çünkü biz değerliyiz!

Özel

İnanılmaz yoğun bir gün yaşadım. Yoğun demişken duygu yoğunluğu. Arkadaşım Ayşen (ilk yurt arkadasım) bana teyze oluyorsun diye mesaj atmış! Ay ben bir ağla bir ağla… Ayşenle çok ama çok şey paylaştık. Yurda alkollü geliyor diye, kendini bilmiyor diye çok soktum suyun altına kafasını ahahaha. Şimdi bebeği oluyor ya. Ben resmen teyze oluyorum! Hemen doğsun yanına gideceğimmmm, ayyy inanılmaz sevindim inanılmaz. Dünyaya küçük el ve ayaklar geliyor hepsini sevmek istiyorum. Bebekten anladığım şeye bak küçük el ve ayaklar ahahahha. Evet bu kadar yakınsın işte kızım bu mevzulara. Normal de çok çocuklarla aram yoktur ama Ayşennin bebeği bunun dışarısında onun en duygu yüklü teyzesi olacağım!

Onun haricinde hafta sonu tatili yapmaya karar verdik ailecek bu hafta sonu Geliboluya veda ediyoruz. Ay bana çok iyi gelecek. Gerçi Geliboludan da memnunum. Full deniz kenarındayım yüzüyorum çıkıyorum gölge de kahvemi içiyorum. Bu haftam hep bu şekilde geçti. İlaçlar yüzünden yerimde duramadığım için sürekli yürüyüş halindeyim. İnşallah kiloda veririm ya ahahah cidden bir kaç kilo vermem lazım. Kendimi tutmaya başladım. İlaçlar fazlalaşınca iştahım açılmıştı ama tutuyorum artık kendimi. Kilo verirsem daha mutlu olacağım.

Güzel sohbetlere eşlik ettim bu hafta. Sohbetler esnasında kendimi daha iyi anlama fırsatım oldu. Neleri istiyorum, derdim ne, nasılım falan filan, hepsi üzerinde düşünme fırsatım oldu. Hayatımda kızdığım çok nokta vardı ay şimdi pamuk gibiyim. Anlatmam içimi dökemem lazımmış. Onun haricinde kitabımın konusu yine beğenildiği için çok gaza geldim yakın zamanda yani tatilden gelince tekrardan başlayacağım. Bi de bugün iş teslimi günümdeydim ay yine çok beğenildi. Sanırım ben bir şeyleri gayet iyi yapıyorum. Cidden huzurla dolu şu an içim. Yeni işim ise pazartesi bana mail yoluyla ulaştırılacak. Aslında yarın Ayşegül ile yeni kordonda şarap partisi yapacaktık ama ertelendi neyse şu iki günlük tatil bitsin kısa zamanda da onu yaparız, çünkü planımız gayet güzeldi!

Duygusal anlamda da hala ama hala duvarlarım var ama çok üzerine düşünmemeye çalışıyorum. Akışına bıraktım. Üstüne düşününce olmuyor bu olaylar. Ay vallahi düşün düşün falan nereye kadar. Anı yaşa burcu!

Sabah yola çıkacağımız için heyecanlıyım, şu iki günlük kaçamak bana baya iyi gelecek. Yazılarımı da orada yazacağım. Huzurla yazılan yazılar dertli yazılar kadar önemlidir. Bu ara kendimi daha iyi hissediyorum tek sıkıntı çok hareket halinde olmam. Epilepsi ilacının artan dozu buna neden olabilirmiş ama şu an düşürmememiz gerekiyormuş. O nedenle doktorum ne derse o! Zaten kriz benden uzak olsun da ne olursa olsun. Kendimi çok üzgün buluyorum o anı yaşayınca. Resmen kalbim kırılıyor. Umarım baya uzun çok uzun bir süre tekrarlamaz. Hatta keşke hiç yanıma bile yaklaşmasa.

Yani anlayacağınız her şey güzel gidiyor. Bir de konsere falan gitsem fena olmayacak ama iş tesliminden sonra firmaya bir uğramak durumunda kalabilirim. O nedenle İzmire gitme durumum var. Belki bir şeylere denk gelirim. Hiç olmadı Hatice ile birlikte canlı müzikte bağıra bağıra şarkı söyleriz. Yani çözüm çok. Zaten Haticeyi de, Eceyi de çok özledim. Ece Eylülde gelebilir. Gelirse çok ama çok güzel olacak. Meltem de ayın 18inden sonra haber verecek. Ayy meltem gelsin de biraz da onu Çanakkalenin sefil eğlenme hayatına sokayım. Hahahaha sefiller gibi nasıl eğleniyorum görsün. Neden sefil diyorum çünkü her şeye gülüyorum. Zavallı da denilebilir hahaha. Ay modum yüksekse her şeye gülebilen bir insanım. Yeter ki modum yerinde olsun. O zaman hayat çok güzel diye bağrınıyorum çünkü.

Bugün de modum gayet yerinde birazdan balkona çıkıp kafamı sarkıtıp hayat çok güzel yaa diye bağırmam falan lazım yoksa bu enerji tükenmeyecek. Ama gece uykum süper efsane güzel uyuyorum. Bu uyku ilacı iyi ki var. Onsuz zombi oluyorum çünkü.

Şimdi çayımı içiyor ve bir tanıdığımın dediği üzere samuray gibi sert sert bakarak kitabımı okumaya gidiyorum. Bugün bi dm aldım bana birazdan senfonik metal söylecekmişsin gibi bir havan var yazmış. Biri de orman elfi demiş. Hahahah ya insanların bu vibeı alması benim bir tık hoşuma gitti. Çünkü sevdiğim şeylerin bana söylenmesi neden hoşuma gitmesin kiii! Öyle işte kendi içimde seviniyorum gelen maillere ve dmlere. Bir mail almıştım asla vazgeçme kendinden çünkü sen en güzel vazgeçmeyensin yazmıştı yazısının bir kısımına. Narin narin tebessüm etmiştim. Biri de sayende vazgeçmemek ne demek öğreniyorum bu savaşta seninleyim yazmıştı. Bak yine duygulandım. Gelen bir çok mail var hepsini de çok severek okuyorum. İyi ki geliyor mailler ve ben bir kez daha neden vazgeçmediğimi anlıyorum. Birinin hayatına dokunabiliyorsam doğru yoldayım demektir. İltifatlara da sırıtıyorum napayım hahaahah.

Hepinize süper bir hafta sonu diliyorum. Bugun gereksiz çok mutlu olduğum için hepinize, 3 lira farkla, büyük boy süper bir hafta sonu diliyorum. En güzelini diliyorum! Asla vazgeçmiyor ve modumuzu yüksek tutuyoruz. Tüm güzellikler bizimle olsun!

Evden çıkışlarımdan sadece bir tanesi run forrest runnn!

Ne istediğimi daha iyi biliyorum

Kafamı toparlamaya çalışıyorum. Çok üzgünüm ülkemin durumu içimi yakıyor. Yangınlar, ölen canlılar, kaybettiğimiz insanlar, evini kaybeden insanların acısı… Hepsi bir dağ oldu içimde derken Azranın katledilişi… İnsan mahvoluyor. Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemiyorum. Çok şey yapılır aslında ama buna izin verilmediğini gözlerimizle net bir şekilde görür olduk. Tek istediğim yangınların ve kadın cinayetlerinin artık son bulması. Bu ülkede rahat bir nefes alan kafası rahat bir genç olmak istiyorum. Ekonomisi güzel, geçim sıkıntısı olmayan bir ülkeye uyanalım istiyorum.

İki gündür kendi hayatımıda biraz düşünür oldum. İki gün önce yeni bir ilaca başlayıp epilepsi ilacının dozunu sabah iki akşam iki olarak değiştirdik. Şimdi sabah iki doz almaya başladım. Bir de yeni bir ilaç kullanıyorum. Kafam daha çok toparlandı. Bir kaç gün önce sevginin bana iyi geleceğini yazmıştım da şunu eklemeyi unutmuşum. Ben hazır değilim. Evet sevgi hayatımda bir boşluk olabilir. Sevilmek bana iyi gelebilir belki ama ben hazır değilim. Çok buhranlı bir ilişkiden çıktım. O nedenle kendimi birini sevmeye zaten hazır görmüyorum. Gerçekten sevebileceğim bir durumda değilim. Bunu eklemeyi unutmuşum. Hazır hissetmiyorum. Sanırım sevgiye, sevgililiğe insanın hazır olması lazım. O nedenle sevgili olma, sevilme defterini uzun bir süre kapatıyorum. Çünkü bir kere bu hatayı yaptım. Sevmek için kendimi zorladım ve hayatım cehenneme döndü. O nedenle bu tarz konulara insanın kalbinin ve beyninin hazır olması lazım. Aşık olursun o ayrı. Çat diye biri çıkar karşına ve ayaklarını yerden keser. Öyle bir durumda bana denk gelmedi. Gelirse amenna. Ama şu an için bir ilişkiye kendimi hazır hissetmiyorum. Bu şu değil. Sevgilisizlik harika bir şey demeyi savunmak değil. Sevgilinin olması, sevgiyi hissetmek kötü şeyler değil. Ama bir insan sizi severken sizinde onu tüm kalbinizle sevmeniz lazım. Yoksa o iletişim orta yerinden kopuverir.

Kafam daha net olmaya başladı. Hatta ayaklarım yere daha sağlam basıyor. Kendimi daha iyi hissediyorum. Hatta ne istediğimi bilmek özgüven kattı benliğime. Balkondayım hava sıcak ama hafif bir esinti var ve bir nebze huzurla yazımu yazıyorum. İşimi teslim ettim ve çok beğenildi. Bununda huzurunu yaşıyorum. Bana huzursuzluk katan tek şey kitabıma devam edememek. Bir kopukluk söz konusu. Yazmak için yeterli gücü bir türlü kendimde bulamıyorum. Ama toparlayacağım. Sanırım biraz, bir ara bir boş vermişlik sardı dört bir yanımı ama şu an daha iyiyim. Yazmak için gücü de kendimde bulacağımdan bir kuşkum yok.

İlaçların kafamı toparlamamda etkisi oldu mu bilmiyorum ama kendimi daha huzurlu ve daha rahat, daha özgüvenli hissediyorum. Epilepsi ilacının en güzel yanlarından biri sizi gerçekten ciddi anlamda rahatlatması. Yeni ilacım ise uyku ilacını kestik onun yerine gelen ilaç. Uykumla ilgili sorunum kalmadı şu anlık. Yeni ilaç da bir nebze uyku ile alakalı ama daha çok beni rahatlatması ve sakinleştirmesi için verilen bir ilaç. Gerçi çok da sıkıntılı sayılmam ama bazen kendimi susturamıyorum. Kafamın içi onu yap, buna koştur tarzında sürekli beni yoruyor. Bir işi yaparken bile mükemmel düşünmekten yorgun düşüyorum ve bu sadece işle ilgili değil her şey ile ilgili o nedenle ilk kullandığım andan itibaren kendimi daha free hissetmeye başladım. Bu güzel bir şey.

Onun haricinde alkole ara vermiş bulunmaktayım. Zaten haftada bir tüketiyordum ama biraz fazla kaçırıyordum. Şimdi ilaçlarla içilmemesi gerekiyormuş. Doktorumun kesin emri. O nedenle bir süre kendisiyle vedalaştım. Tek özleyeceğim şey bana dünyayı güzel kılması. Cidden güzel hissediyordum hayatı. Epilepsi ilaçları ile aldığımda normal bir insanın etkilendiğinden daha çok etkiliyor alkol beni. Ama hiç şikayetci değilim bir nebze olsun hayat çok güzel yaaa demek huzurlu bir anı silsilesi benim için.

Eceyi Çanakkaleye davet ettim. Kursa gidiyor ama izin alabilirse yanıma gelecek!! Ona Çanakkale turu yaptıracağım. Buraya bayılacağından eminim. İkimize süper bir değişiklik olur gelse. İnanılmaz eğleniriz. Umarım gelebilir yarın haber verecek. Gelirse Ağustos ayının en güzel haberini almış olacağım. Bir de Meltem var onu da davet etmeyi düşünüyorum. Eceden gelen haberle hareket edeceğim. Ece gelemezse Meltemi daha erken çağırırım. İkisinden biri gelirse inanılmaz olacak. Meltem bir de Cundaya gidelim diyor. Bakalım Eylül ya da Ekim gibi dedi. Ayarlarsak bir butik otelde sabahlara kadar sohbet etmek en nadide planımız. Tabi ben erkenden çat diyr uyumazsam ahahha emekliler gibi sızıyormuşum…. Benden beklenecek hareket.

Kendimi gerçekten daha güçlü ve daha iyi hissediyorum. İnsanın kendini güçlü hissetmesi süper bir gurur. Ya zaten hissetmemem için bir neden yoktu ama yıpranmıştım. Şimdi ölü bütün ruhumu silkeledim üzerimden. Gelsin harika günler ben hazırımmm. Zor olanlar da gelsin ben hepsini harika yaparım. ÖYLE BİR GÜÇ İŞTE!

Umarım hepimizi güzel bir gelecek bekliyordur ve yangınlar artık son bulur. Çok fazla dileğim var hepsini içimden geçirerek sadece şunu demek istiyorum Türkiye umarım daha yaşanılası, kadın, çocuk ve hayvanların mutlu olduğu, ekonominin düzeldiği, insanların intihara meyilli olmadığı bir yer haline gelir!

Hepinize kocaman bir iyi geceler diliyorum umarım süper haberler alacağımız günlere uyanırız!

Sevgilerimle!

LORD OF THE RİNGS 2022 EYLÜL DE BİZİMLE!!!!!!

Sessizliğin esiri olmak

Kararsızlık da nirvanayı gördüğüm bir dönemdeyim. Ne oluyor etrafımda, ne bitiyor, ne hissediyorum, nasıl geçiyor günlerim hiç biri hakkında tek bir fikrim yok. Bazen inanılmaz zevk alıyorum hayattan bazense ne biçim hayat diye serzenişlerde bulunuyorum. Gerçekten nasılım acaba? O nedenle yazmaya karar verdim. Yazarak nasıl olduğumu anlamaya çalışacağım. Aslında günlerim kötü geçmiyor ama kaybolmuşluk hissi hala benimle birlikte. Cebimde. Yanımda geliyor her yere. Nedenini biliyorum aslında ama dile getirmek istemiyorum. Dile getirirsem evet bu yüzden dersem çaresiz olacağım.

Hayatım şu şekilde. Uyanıyorum. Kayıp hissediyorum sonra hemen bir kahve içiyorum en acılısından. Sonra ne yapsam diye düşünmeye çalışıyorum. Bazen kendimi dışarı atıyorum bazen de evde dolanıyorum tüm odaları. Dışarı atsam da bazen çok iyiyim, çok güzelim. Bazen ise sorguluyorum ne yapıyorum şu an neden evde değilim diye. Bazı şeyleri özlüyorum. Eskisi gibi olmayı. Eskisi gibi her yerde, her an da kendim olmayı özlüyorum. Bazen bir sessizlik sarıyor içimi bazen de sessizliğin yerini kahkahalarım alıyor. Eğleniyorum bazen. Birine evet şu an burda olmaktan memnunum gülüşleri saçıyorum. Hiç anlayamıyorum bazen kendimi. İnişli çıkışlı bir gün derken yoruluyorum. Duygularım fazla yoruyor beni. Bazen içim çok acıyor. Kendimi neden böyle oluyor diye darlıyorum. Nedeni de belli aslında ama dedim ya dile getirmiyorum. Bir şeylerle meşgul olmak iyi geliyor aslında. Pazartesiye yetiştirmeye çalıştığım bir iş var. Gayet de güzel gidiyor. Onunla oyalandığım zaman süperim. Kafamın doluluğunun yerini işin güzellikleri alıyor. Ama sürekli bir şeylerle meşgul olamıyorum. Şu an mesela bu yazıyı yazarken sorguluyorum kendimi. Neden arıyorsun kendini, bırak akışına diyorum. Bazen çok güzel akıştayım. Bazen ise kayboluşlardayım.

Yaz mevsiminden bazen süper verim alıyorum. Yaz geceleri mesela. Azcık süslenmişsin. Güneş kremi kokuyor yüzün. Hafif yanmışsın güzel giyinmişsin, hafif bir meltem esiyor elinde içkin, kahkahalar yükseliyor sokaklardan, karşımda Ayşegül neden böyleyiz diye söylenip kahkahalar atıyoruz. Bazen içimiz acıyor bazen ise memnunuz hayattan sohbetleri. Bazen o kadar güzel hissediyorum ki. Yemeğimi yiyorum güzelce. Tatlımı yiyorum ardından. Gökyüzü ışıl ışıl. Mekanların bazılarından güzel şarkılar yükseliyor. İnsanlar pırıl pırıl parlıyor gecenin ışıkları ile birlikte. Ay sonra içime karanlık çöküyor. Birden ah ah nerde o eski yaz geceleri diye derbeder oluyorum. Aslında her şey güzel ama içimde bir kaybolmuşluk hissi var işte. Bir boşluk var. Arıyorum o boşluğu sonlandıracak güzel bir an. O an bulununca rahatlıyorum. Sonra yeniden sıfırdan başlıyoruz. Depresyon desen değil. Sahi ne bu içinde bulunduğum durum. Tıpta bir adı var mı acaba? Aşk mı lazım acaba bana. Aşk… Olsa güzel olurdu diyeceğim ama korktuğum bir duygu. Yarın kalmaktan korkuyorum çünkü. Seversem çok güzel seviyorum. Sonra yarım kalmak beni mahvediyor. Yarım kalmayacağımı anlatsa belki giderim peşinden. Sahi yarım kalmayacaksın diyebilir mi biri? Bak hissettim şimdi o burukluğu içimde. Sevilsem sevilirken ve severken sarhoş olsam keşke. Sevilmek güzel şey. Bak yine darmaduman oldu içim. Bir yaz gecesi ve içim kapkaranlık. Sevildiğimi anladığım an ne de güzel severim oysaki. Sahi sever mi biri beni?

Evet bir yere vardım en azından. Sevgi istiyor sanırım içim. Sanırım yarım kalmamak istiyorum. Sanırım aşk güzel olurdu şu an. Aşk tamamlayabilirdi beni. Güzel duygu iyi biliyorum bir insanın saçını okşaması. Güzel gözlerle bakması. Sarhoş oluyorum hemen. Sonra korkuyorum ama ya yarım kalırsa diye. Oysa ne güzel bir yanaktan öpücük bir kahve içelim mi demeler. Oysa ne güzel bir yaz gecesi hafif esen rüzgarda sarılmak. Ne güzel duygular var değil mi? Hep yanındayım dese inansam buna desem ki evet hep yanımda benden mutlusu olmazdı sanırım. Anladım ben şu an. Şimdi anlıyorum. Sevilmek çekmiş içim. Elimin tutulması ne dr mutlu ediyor beni. Heyecanlandım birden. Ne güzel duygular yaşıyoruz eğer ki tamsanız şu an sarılın yanınızdakine kocaman. Sarılın sorgusux sualsiz. Seni seviyorum deyin en yürekten en sahici ses tonuyla. Seni seviyorum denmesini özlemiş içim. Duysam şu an kesin ağlardım. Sevginin en güzel haline darmaduman olurdu kalbim. Gözlerim yaşardı. Ama buldum sonunda kendimi. Sevilsem ve duysam bunu kendime aynada öpücükler atardım. Sevileceğimiz günlere kaldırıyorum olmayan ama hayal ettiğim kadehimi.

Sevgilerimle.

Ayşegülün kedosunu severken hüzünlenişimi bırakayım buraya. Duygusal biriyim fazlasıyla…….

Aydınlık yarınlar

Bugün kendim için sonunda bir kitabı bitirdim. Yunan ve roma mitolojisini okudum. Mitolojiye kendimi bırakmak iyi geldi. Okumak isterseniz Otto Seemann’nın yazdığı bir kitap kendisi. Güzel duru bir anlatımı var ben sevdim. Onun haricinde bol bol kahve içtim. Sadece bir şeye alerjim var sanırım ama onu bulamadım. Dün denize gittiğimden beri burnum kaşınıyor. Sürekli hapşırıyorum. Onun haricinde dinlendiğim okuduğum bir gündü. Havalar biraz serinledi. Cehennem sıcağına yakın bir sıcaklığa maruz kaldım bu sene, o nedenle serin hava beni biraz mutlu ediyor.

Kaybolma ile savaşım hala devam ediyor. Çok fazla üzerine düşünemiyorum ama yaşıyorum diyelim. Gün sonunda en azından kendimi yorgun hissettiğim an kayboluşun ne kadar keskin olduğunu fark ediyorum. Ama bu sorunu da aşacağım. Ne dertler geldi ve gitti. Her şeyin zaman ile birlikte silindiğine şahit olduğum için çok fazla karamsarlığa bırakmamaya çalışıyorum kendimi.

Neden böyle kaybolduğumun bir kaç nedeni var aslında ama, ne üzerine düşünmek istiyorum ne de kendimi üzmek. Düşünürsem üzüleceğim. O nedenle hiç konusunu açmamak daha faydalı benim için. Çiçeklere su vermek, kitap okumak, sahil kenarında yürüyüş yapmak kumlara oturup scorpions dinlemek… İşte bunların hepsi bana çok iyi geldi. En azından kanayan yarama kabuk bağlaması için yardımcı oluyorum. Hayat böyle işte sizi üzer ve siz üzülmüş yanlarınıza tentürdiyot basarsınız.

Yarın ki planım başka bir kitap bitirip, yazıma devam etmek. Yanında bol kahveli az sigaralı bir keyif günü yaşamak istiyorum. Hava rüzgarlı olmazsa belki kumsala uzanmaya giderim. Denize girmek beni heyecanlandırmıyor artık. En iyisi uzanmak ve denizin kokusuna ve sesine eşlik etmek. Yüzme olayı bana artık cazip gelmiyor. Ama sesi, kokusu, yanında açılan bir şişe şarap falan daha mantıklı benim için. Atacaksın kamp sandalyelerini oturacaksın elinde kadehin izleyeceksin denizi, tatlı sohbeti. (kalabalık olmayan bir yer hayal ediyorum!)

İzmir de her yaz arkadaşlarımla balıklıovaya giderdik. Issız bir koy bulmuştuk. Kimsenin gelmediği. Bizde yüzmeye gitmiyorduk. Kahvaltımızı orada yapıyorduk. Beyaz fırın var bucada. Çok güzel sandviçleri var. Oradan alır, çayımızı termosa koyar, sessizlikte pikniğimizi yapardık. Ayaklarımızı suya sokar, sohbetimizi ederdik. Huzuru doyasıya yaşadığım güzel yaz aylarıydı. O koya gitmeyeli baya oldu. Hatta beyaz fırına da gitmeyeli baya oldu. Sohbetinizin uyuştuğu nadir insanlar bu evrende birer lütuf. Saçma sapan sohbetlere maruz kalınca kendimi kapatma moduna alıp o anın geçmesini beklerim hep. Kötü sohbet baş ağrısı demektir.

Neyse ne diyordum evet denize girmesem de izlemeyi severim. Güneşlenmekle de pek aram yok ama yatarım yani sorun değil. Gerçi yüzmem de lazımmış ama çok da gerekli değil benim için.

İzmiri özledim. Ne kadar kalabalık ve değişmiş olsa da özledim izmiri. İzmiri hep özleyen biri oldum zaten. Ama gidip gelme olayını ayarladığım için kısa zamanda kendisine kavuşacağımmmm.

Her gün bir öncekinden daha güzel olsa.. hayat, hayatımız ne kadar mükemmel olurdu. Şimdi böyle diyince aklıma bülbülü öldürmek kitabı geldi. Neden diye sormayın, okuyun. Hatta izleyedebilirsiniz. Siyah beyaz bir yapım. Hem güzel film hem güzel roman. Kesinlikle okunması gerekiyor. Onun haricinde yeni Paulo Coelho kitapları sipariş ettim. En sevdiğim yazar olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Adama çok içim ısınıyor. Kendimi görüyorum yazdığı her satırda. İyi ki kitaplar var! İpek Ongunla başlayan kitap serüvenim hayatıma kattığım en güzel olaylardan biri.

İlaçlar vurdu ve yatış çanları çalmaya başladı. İç sesim huzur dolu ve ben de huzur dolu ve sakinim. Sakin bir yazı oldu. Duru olan çoğu şey güzeldir. Sigaraya hala devam ediyorum ama o meseleyide halledeceğim. Neyse içip yatayım en azından…

Hepimize güzel bir hafta sonu diliyor ve uyuyorum. Her şey içinizden geçenin de ilerisinde mükemmel olsun!

Sevgilerimle.

Bahsettiğim balıklıova ve sonbahar mevsimindeki ateşimiz güzel zamanlardan bir parça olarak kalsın

Haykırmak

Demeter hayatıma bereket getirse şu an ne güzel olurdu. Freya da olur hiç fark etmez. Uyumadan bir yazı ile içimi yine buraya dökmek istedim. Bu bloga bazen aşırı depresif, bazen motivasyonu yüksek yazılar yazdım hep. İkisini de nasılsam nasıl hissediyorsam öyle yazdım. Kendi hayatımda duvarlarımla, hayattan pek de istediğim verimi alamadan yaşıyorum. Çoğu şey, ters düz oldu ve ben hala alışma aşamasındayım. Hayat sürprizlerle dolu. Bazıları iyi bazılarını hades ayarlıyor herhalde.

Gökyüzünü seyrettim bugün uzunnn uzun. Deniz kenarındaydım. Çok fazla yüzmedim ama çok fazla bakındım gökyüzüne. Hani diyordum ya kafamın içi sustu diye, birazcık konuşmaya başladı kendisi. Bu iyi haber çünkü normalleşiyorum demektir. Sessizlik sinirime dokunuyordu. Boş boş bakınmak gerçekten hiç de güzel bir şey değilmiş. Düşünüyorum öyleyse varım cümlesine sonuna kadar katılıyorum. Zaten çok fazla şunu da yapsaydın, keşke şöyle olsaydı, şunu da bir gözden geçirseydin diye tatava yapmadığı sürece beynim ile gayet iyi anlaşıyoruz. Kendimi bildim bileli kafamın içi hep mükemmeli konuşur. Mükemmeli oldurmak için ne kadar uğraşırsam uğraşayım ya gerçekten mükemmele yakın bir sonuç elde ederim ya da tamamen tam tersine ulaşırım. Oluruna bırakmak… Şu oluruna bırakma olayını 25 yaşında hayatıma soktum. Daha çok yeni. Geçen sene aklım erdi şu akışına bırakma olayına. Depresifliğimi yazıyorum, içimi döküyorum buraya ama oluruna da bırakıyorum. Hayat son sürat giden bir araba ve ben şoför koltuğunda değilim. Arka tarafta müdahale etmeden oturuyorum. O ön koltuğa geçersem, inat etmiş olacağım ve her şey çığırından çıkmaya başlayacak bundan eminim.

Hayat aslında o kadar da kötü değil. Sadece sevgi olayları, duygusal boşluk durumları beni yoruyor. Gerçekten duygusal olarak bir çıkmazın içindeyim. Dış etkenler de buna tuz biber oldu. Ama boşluktayım diye de kendimi perişan etmeyeceğim. Akışş ya! akışa bırak burcu… Hayat sürekli sürprizlerle gelir. Üst üste yaşadığım talihsiz olaylardan sonra şu an güzel bir sürprizle gelse beni çok mutlu etmiş olacak. Güzel bir sürpriz istiyorum ne ile alakalı olduğu umrumda değil. Biraz sevinmeye ihtiyacım var. Onun haricinde hayat akıp gidiyor işte. Bazen yetişemiyorum hızına, bazen de kayboluyorum. Dün kaybolmuştum mesela. Buraya yazdığım belki de en depresif yazıydı. Ama tam olarak anlattığım gibi her şey. Duygusal boşluk, kocaman. O kadar büyük ve ıssız ki… Sanki hiç olmayacak hiç yüzüm gülmeyecekmiş gibi. Sanki kalbim taşlaşmış. Bir gün belki cıvıl cıvıl olacak içim. Hem de hiç bir kadehe gerek kalmadan. Koşacağım kumsal boyu. Kahkahalarım eskiden olduğu gibi inletecek etrafı. İşte o zaman rüzgara doğru kollarımı açtığımda hayata, ben de buradayım bak gör beni diye bir bakış atacağım. Sonra da belki koşarak sevginin en saf haline ulaşacağım. Olur bence neden olmasın ki. Bugün, hayatta olmaz Burcu, saçmalıyorsun gününde değilim.

Hepimiz varolduğumuz sürece güçlü güzellikleri bulup onlara sımsıkı sarılacağız. Ağlayacaksak mutluluktan ağlama vaktidir. Ben hayatta en çok mutlu olmayı başarmak için uğraşıyorum. Pek iyi gidemiyorum malesef ama çok şey öğreniyorum. Yaşadığım her iyi ve kötü olaydan yeni, yepyeni duygular ile çıkıyorum yüzeye. Boğulduğum çok an oldu fakat yüzmeyi hatırladım hep. Hayat güzel şeyler ile gelecek bana biliyorum. Sevgiye, güzel olan bir yaz mevsimine, peşinden gelen sonbaharın başlangıçları getireceğine inanmak istiyorum.

Kaybolmuş olsam da bugün haykırıyorum. Olacak biliyorum. Haykırıyorum ve hepimiz için musmutlu günler diliyorum. Belki yarın bana olmasa bile siz güzel bir ana tanıklık edersiniz. Beni bugün tekir bir kedi hayata döndürdü mesela. Hayata bir kedi patisi de damga vurabiliyor. İlla nirvanaya ayarlamayın kendinizi. İsteyin, dileyin olsun! Ben şimdi bir dilek tutuyorum.. Olursa buraya yazacağım! Hepinize mükemmel bir hafta sonu diliyorum!

Sevgilerimle.

İmza

Bu blogu asla vazgeçmemek ne demek o nedenle açmıştım. Şu an vazgeçmeyecek gücü kendimde bulamadığım bir dönemdeyim. Eskisi gibi motivasyon konuşmaları dahi yapamıyorum. Kendime çok hayrımın dokunduğu söylenemez. Kafam öyle boş ki, bu hissizlik bana koymaya başladı. Ne mutluyum ne mutsuz. Rüya görmüyorum, hayal kurmuyorum, kitap okuyamıyorum. Bomboş bakıyorum. Dalıp gidiyormuşum. O dalıp gitmelerim bile boş. Boş boş bakıyorum sadece. Şimdi peri ışıklarımı yaktım ve sessizce oturuyordum yatağımda. Sonra düşünmeye zorlamak istedim kendimi ve yazmaya karar verdim.

Kimseyi vazgeçilmez olarak görmediğim bir süreç içerisindeyim. Yalnızım ve tatlı gelmeye başladı bana bu durum. Deniz kıyısında dolaşıyorum. Ağaçların gölgesinde oturuyorum. Piknik masalarında kahvemi yudumluyorum ve asla şimdi şurada o da olsa diyebileceğim kimse yok. Ailemle akşamları kampa gidiyoruz. Askeri kampta çay içiyoruz kahve içiyoruz. İştahım ilaçlar yüzünden açılmış durumda ve sürekli tatlı istiyor canım. O nedenle bir de tatlı ya da dondurma yiyiyoruz. Denizi seyrediyorum. Sessizliğe gömüyorum bir süre kendimi. Hatta baya uzun bir süre ve o ışıl ışıl parlayan denize bakarken bile aklıma hiç bir şey gelmiyor. Karbamazepinden midir yoksa uyku ilaçlarından mıdır bilmiyorum ama ilaçlar fazlalaştıkca resmen hissiz bir insan oldum. Bir de her şey boş gelir oldu gözüme. Hayattan zevk alma şeklim sıfır. Nötr bir şekilde ordan oraya gidiyorum. Nötr bir şekilde sohbet muhabbet ediyorum. Tamamen net şekilde her şeye nötr durumdayım. Can sıkıcı ama gerçekler bu şekilde.

Bazen eve sığamıyorum, bazen de evden dışarı çıkasım gelmiyor. Bazen çok eğlenesim geliyor bazen de ne eğlencesi burcu otur evinde diyorum. Şarap içip odadan odaya zıplayan burcu maziye karıştı galiba. Elimde şarap şişesi kulağımda kulaklık ordan oraya savrulduktan sonra elimdeki şişeyi sakince yere bırakıp yatağa kendimi atıp evet şu an gerçekten dünya güzel dediğim anlar geride kaldı. İlaçlar arttığı için alkolde beni terk etti. Doktor kesinlikle çok alkol almamalısın diyor. Almıyorum. Kahve içiyorum. Sigara içiyorum. Astım falan dinlemeden yakıyorum sigarayı ve merdiven çıkarken bile yoruluyorum. Neden yapıyorum kendime bunu bilmiyorum ama içiyorum o sigarayı. Kaybolmuşluk hissimde bana eşlik ediyor. Boşa dalıp giden gözlerime sis eşlik ediyor onun sayesinde. Tekrar içmemeyi düşünüyorum. Ama şu an bana eşlik etmesi daha cazip geliyor. Örnek olunacak bir davranış asla değil ama yapıyorum işte. Kafam çok konuşurken sussun diye isyanlar ederdim, şimdi ise biraz konussun istiyorum. Biraz dertleşsin benimle. Bir de bu boşluk hissi sürekli bir şeyler yiyip içmeme neden oluyor. Hah bir de huzursuz bacak sendromu takıldı peşime. İlaçlardan oluyor sanırım daha tam anlamadık. İlaç değişikliği yaptık fakat geçmedi. O nedenle ya rahatsızım ya da ilaçların deformasyonu. Ama çok lanet bir şey. Hayatımda tek yolunda giden şey iş güç para mevzuları. Ama açıkçası sağlık yoksa onlarında bir önemi yok benim için. Neyse en azından yine de yolunda giden bir şeyler var…

Hayat böyle akıp giderken, bombok halimle, kimseyle konuşasım gelmedikçe iyice içime kapanacağım diye de korkmuyor değilim. Neyseki bayramdan sonra bir planım var. Kendime gelirim diye düşünüyorum. Bir nebze bile olsa kopuk hayat damarlarıma bir dikiş atılırr!!

Çok fazla daha yazasım var ama ilaçlar vurdu yine sanırım. Gözlerim kapanıyor yavaş yavaş. Zor tutuyorum kendimi. Hatta geç bile kalmışım saat 01.00 olmuş. Her gün düzenli olarak yazmaya devam edeceğim. En azından kendimi düşünmeye zorluyorum. Bu da bir şey! Zaten her günüm savaş olmuş savaşmak olmuş. Cidden ya gerçekten ülke durumuna, ekonomiye, kadın cinayetlerine, hayvanların çektiği eziyete bakacak olursak cidden savaşta mıyız?! Ülke gündemine girersek asla çıkamam ama cidden tiksiniyorum çoğu şeyden ve kişilerden.

Umarım yarın çok güzel bir gün olur. Duvara boş boş bakmadan bir kitap bitirme enerjisi yataktan kalkar kalkmaz yüklenir umarım. Hepiniz kendinize ve ruh sağlığınıza çok iyi bakın.

Sevgilerimle.

Çek içine ağaçların kokusunu!

Her şey geçiyor

Her şeyin zamanla geçip gittiğine şahit olduğum bir dönem içerisindeyim. Her şey geçiyor. Hiç bir şey ölümcül acısı ile birlikte benimle beraber kalmıyor. Zaman… Sanırım senin yardımın çok büyük bu konu hakkında. Hayatım devrildi ve ben onu toparlıyorum. Her şey yavaş yavaş geçiyor ama tekrardan her şeyi düzeltmek aşırı yorabiliyor. Yorgunum. Bir şeyleri oldurduktan sonra her şeyin devrilmesi ve onu yine oldurtmaya çalışmak bu hayattaki en büyük görevim. Anka kuşu gibi sürekli küllerimden doğuyorum. Olanı biteni anlatmak bir yandan istiyorum diğer yandan bir tarafım anlatırsan kabullenmiş olacaksın diyor. Sahi neden kabullenemiyorum? Olan oldu zaten. Her şey değişti. Bambaşka bir düzen başladı. Neden hala kabullenemiyorsun burcu?

Bahsettiğim konuların aşk vs ile ilgisi yok. Bahsettiğim konun ana, temel taşı hayatımdaki her şeyin kısa sürede bambaşka bir hal alması ve benim bunu kabul edemeyişim. Çooookkkkk isyan edesim var. Halil sezai gibi hissediyorum kendimi. Ama şöyle de bir şey var ben kabul etsem de etmesem de her şey geçiyor. Bitmiyor ama geçiyor. Alışacağım. Başka çarem yok. Şu noktada cidden başka çarem yok. Sadece sağlığımı düşünüyorum. Ses tellerimde sorun var. Bir de boğazımda sürekli yara çıkıyor bademcik ameliyatı olmam lazımmış. Epilepsi de bir ara vurdu geçti yine. Uyku eegsi falan derken yeni bir ilaca başladık. Hayatımdaki en kara leke, sağlığımın düzene giremeyişi. Sağlık bir yerinde olsa, her şey yerli yerinde olacak gibi. Ama maalesef yine toparlama dönemindeyim.

Bir kaç gündür doğa gezisi yapıyorum. Dağ bayır geziyorum ve kendimi çok ama çok iyi hissediyorum bunları yaparken. Hava tatlı tatlı esiyor. Sıcaktan bir nebze olsun uzak hissediyorum kendimi. Yazı çok seviyorum fakat sıcak bana yaramıyor. Özellikle de astım hayatıma girince sıcak cidden daha çekilmez hale geldi. O yüzden yürümek doğa ile bütünleşmek baya iyi geliyor bana. Bugün ayçiçekleri ile fotoğraf çekildim. Çok seviyorum ayçiçeğini. Çok fazla güzeller.

Mutluluğum sahici bir mutluluk 🌻🌻

Bir şekilde kendimi de yola sokacağım. İlaçlar fazlalaştığından beri sadece boş boş bakıyorum. Ne mutlu ne mutsuzum. Zaten hiç bir şey düşünmediğimi fark ettim. Cidden düşünemiyorum. Boş boş bakıyorum. Kafam da hiç bir ses yok. Sabah çok akşam çok bid torba ilaç kullanıyorum. Sanırım beynim uyuştu en sonunda. Hiç bir şeye odaklanmamak çok garipmiş. Her gece varoluşsal sancılar yaşayan ben şimdi yastığa kafamı koyuyorum ve çat diye uyuyorum. Ne hayal kurmak ne de şöyle olsa nasıl olurdu diye düşünmek var. Doktoruma söyledim ilaçlar dolayısı ile bu oluyor dedi. Çok fazla ilaç kullandığım için mal gibi oldum gerçekten. Ailem durgunsun diyor. Boş boş bakıyorum ama mutsuzum da denilemez. Mutlu da değilim. Nötr bir durumdayım. Hissizim. Hayat damarlarından bazılarında kopukluk var. Ama her şey geçecek. Bundan eminim. Uzun zamandır yazmamamın sebebi kendimde güç kuvvet bulamamaktı. Kitap bile okumuyorum. Ama yarın bir kitap bitirmek gibi bir niyetim var. Duvarlara mal mal bakarak zaman geçirmek istemiyorum artık.

Öyle işte içimi dökmüş oldum yine kendime. Her şeyin güzel olmasını hem kendim hem de sizler için diliyorum. Hayatta güzel nedenler ve sonuçlar bizimle olsun!

Sevgilerimle.

Sessiz bir gece

Her şeyin nasıl da değiştiğini düşünüyorum. Kendi kabuğumda, depresyonun kucağında ağlayarak ya da tutunacak dallarımı budayanlara sessizce baktığım, o sessiz sakin ve duygu yüklü günleri hatırlıyorum bu gece. Şimdi kendi evim, kendi hayatım, hayatımın içinde kendi dünyam ile başbaşayken yazıyorum bu satırları. Her şey bambaşka bir güzelliğe evrildi. Hayata göz kırpa kırpa bir şeyleri oldurabildim. Bugün balkonumda gökyüzüne baktım doyasıya ve içimin huzurla doluşuna bir kahve yapıp her şeyin güzel olmasına şükrettim. İş hayatıma odaklanmış, yeni arkadaşlarımla ve eski dostlarımla birlikte dolu dolu günler geçiriyorum. Tek sorun ben yalnızlığa baya alışmışım ya! Bazen kalabalıkta başım dönüyor. Bazen bir ortamda sessizlik arıyorum, o an kimse bana dokunmasın istiyorum. Sonra bir sigara yakasım geliyor. Çok zor tutuyorum kendimi bir sigara yakmamak için. Bu savaşı sanırım yakın zamanda sonlandıracağım. Bir yanım içme diyor bir yanım sürekli arıyor. Nedeni de keyifli olmam ahahahha. Sohbet esnasınsa falan sürekli elim arıyor. Bazen işte o sessizlik aradığım anlarda da. Ama dayanabildiğim yere kadar dayanacağım. Çünkü kendime bu konu hakkında en iyisini yapacağıma dair söz verdim.

Günlerim gerçekten çok güzel geçiyor. Yeni arkadaşlarım, eski dostlarım hep birlikte dopdolu günler geçiriyoruz. İzmire gerçekten kavuştum. Duvarlara yaza yaza, hayatımı kuracağım diye diye kurdum sonunda kendi hayatımı. Geliboluyu özlüyor muyum peki? Valla hiç özlemiyorum. Tek özlediğim ailem. Onları aşırı özlüyorum ama üç hafta sonra kavuşuyoruz!!!! Serhat da benimle kalacakk. O nedenle bu da mükemmel olmam için bir neden daha işte! Kardeşimin benimle kalması müthiş olacak. Onu aşırı aşırı ve aşırı özledim.

Salı günü için iş arkadaşlarımla plan yaptık. İş çıkışı kendimize bir gelelim istedik. Valla süper olacak diye düşünüyorum. Hepsi hem eğlenceli hem de süper komik ve tatlı insanlar. Cuma günü buluştuk inanılmaz keyifli geçti. Kahkaha atmaktan, dertleşmekten çenem ağrıdı ya. Başıma gelen talihsiz aşk serüvenlerinden bahsettim ahahahaa. İnanılmaz komik bir ortamdı. Anlatırken o kadar çok eğlendim ki oysa yaşarken ne kadar zordu. Şimdi kahkaha atarak anlatıyorsun. O zaman kalbin falan ağrıyor şimdi ise bir feminist edasıyla anlatıyorum her şeyi. Kızlar flört et insanlarla falan diyor ama ben kim flört etmek kim ya. Ay valla içim almıyor. Birine kendimi anlatamam ve onun anlatmalarını da dinleyemem. Yemin ederim dünyanın en yorucu olayı olabilir benim için. İş erkek arkadaş, flört mevzusu falansa ben yokum. Kızlar ise, zaman geçer falan diyor. Ay valla benim zamanım çok kaliteli geçiyor. Bu kaliteli ortamı salağın biri yüzünden bozamam. Bu zamana kadar destek ol, yanında ol, adam et falan filan derken ne oldu??? Kocaman bir hiç. Sadece yoruldum. Sadece nefessiz kaldım, ilişkinin bokluğu yüzünden. Şimdi ise kendimden, hayatımından, her şeyden ama her şeyden çok memnunum. Bir gün belki bu zamanlardan bıkar ve duygusal bir şeyler ararsam onu o zaman düşünürüz. Ama şu an, duygusal bir olay, duygusuz bir olay, ilişki anlamında hiç bir olay istemiyorum.

Beni bu hale getirenler utanır mı bilmem ama zaten utansalar da utanmasalar da umrumda değil. Sadece midemi ağrıtıyorlar. Bulanıyor diyesim geldi ama ahahha neysee. Başıma ağrılar giriyor. Bir de dırdırları düşünsene burcum ayhhh anksiyete nedeni erkek milleti.

Odamdayım, peri ışıklarım, tütsüm ve kahvemle yarın için kendime iş anlamında full enerji diliyorum. Sonra Hasanağa Bahçesi, yürüyüş ve bol bol temiz hava benimle olacak. En güzel dinçlik Hazirandadır. Haziranı her zaman çok sevmişimdir. Yazın en güzel ayı. Ne çok sıcak ne de çok sıcak. Tam ayarında. Geceleri serin serin uyuyorum ya. Gündüzleri ise duş sonrası kendi kendine saçlarım kuruyor. Mükemmel bir yaz ayısın Haziran! Beni çok ama çok mutlu eden bir yaz mevsimi geçiriyorum. Kulağımda sevdiğim bir melodi ayaklarımı uzatmışım pencereye doğru off inanılmaz güzel her şey! Her gece bu anlar için şükredip uyuyorum. Dahası için çabalayacağımı kendime söyleyerek uyuyorum geceleri. Maaşımı aldığım gün kendimi ödüllendirip güzel bir gün yaşayacağım. Kiramı ödeyeceğim ya ahahahha. Of süper valla fatura mı ödeyeceksin sen burcuuuu… Ahahahha ayy hala eve ne alırsam alayım aşırı mutlu oluyorum. Kitaplarımı da yerleştirdim falan, eve zaten ilk girdiğim andan itibaren ısınmıştım, şimdi ise her şey mükemmelinde ötesinde benim için! Türkçe rap dinliyorum aralıksız hahahaha of sabah mod yükseltiyor cidden. Açıyorum son ses koyuyorum kahve suyunu. Kahvem olana kadar evde bir dans ediyorum. Sonra modum aşırı iş için yüksek oluyor. Valla mod yükseltmek için Türkçe rap birebir. Dans ede ede hazırlanıyorum. Yarın sabah yine oynayacağım hahahaah. Kızlarla salı günü bornovaya gideceğiz yolda da ruhum oynar artık doyasıya ahahahaha. Bir de kısa zamanda ehliyet almaya karar verdim. Yani yaz sonuna kadar bu planı hayata geçirmeyi düşünüyorum. Araba alma planım var çünkü. Biraz uğraştırcak beni ama hallederiz diyor babam. Neyse ya ben süremezsem Serhata şoförlük yaptırırım. Çareler tükenmez!!! Alacağım arabayı!

Öyle işte göründüğü üzere bazen kalabalıklarda kaybolsamda kendimi buluyorum her yerde ve her zaman. Gözlerimde artık buz parçaları yok. Gözyaşım gözümün kenarında durmuyor artık, ya da burnum sızlamıyor. Bu başarıdır benim için! Bu hayatın evet sen de buradasın deme şeklidir!!! Hayat sanırım ikimizde birbirimizi seviyoruz. Bu anları yaşamama yardımı dokunan her olaya teşekkür ediyorum!!

Asla vazgeçmemek budur işte! Asla vazgeçmemek mutluluk üstüne bahis yapmamaktır. Sevgiden yana gasp edilmemektir. Dönüşü olanları ya da gidişi olanları savunmamaktır asla vazgeçmemek. Asla vazgeçmemek kendine bir şans vermek, taşlaşmış kalbine en sevdiğin şarkıyı dinletmektir. Asla vazgeçmeyin ki hayatınızın bir şarkısı olsun!! Doyasıya dans edebileceğiniz bir şarkı!

Sevgilerimle.

Gözlerimin etrafındaki çizgiler, hayata tutunduğum günlerin en güzel hatıraları sanırım! Her zaman gülümse burcum!

Sonunda evimdeyim!

Öncelikle bir daha taşınır mıyım sanmam…. Bu evde 7855588 sene yaşarım. Devlet dairesi işi çok zormuş ya! Su açtır, elektrik açtır, doğalgaz açtır… Bayram sonrası ve araya 19 mayıs girdiği için randevulu çalışanlar mı dersin, sıra beklememe olayı mı dersin.. Devlet daireleri ömrümden 10 yıl çaldı. Ama ev sahibim sağ olsun tanıdıkları sayesinde bana çok yardım etti ve dün evime taşındım! Elektriğim var suyum var ama doğalgaz hala yok o da salı günü olacakmış sanırım. Bugün piknik tüpünde yumurta kırdık sabah ahaahhaha. Ya ama o kadar güzel ki her şey, piknik tüpü hiç sorun değil.

Dün akşam 6 da Gaziemirden Bucaya geldik. Sonra annemle temizlik yaptık. Bugün ev tertemiz ve ben aşırı memnunum bu durumdan. Şimdi evimin koltuğuna yayıldım ve oradan yazıyorum bu yazıyı. Pazartesi günüde işe gidip bilgisayarı mı alacağım. Mailler için vs gerekli olacak. İş konusu içime acayip siniyor. Salı günüde çalışmaya başlıyorum!

Dün su açılmış olabilir mi diye eve geldik bakmaya. Biz geldikten beş dakika sonra İnternet için geldiler. Onuda hallettik. Her şey olmayacak gibi gelmişti bir an ama sonra tüm olaylar teker teker, güzel güzel gerçekleşmeye başladı. İş yerimi de gördüm. Çok güzel ve aşırı memnunum. Evrakları da yetişirdim. Kalbim ağzımda attı sürekli, ya olmazsa ya ertelenirse ya su elektrik açılmazsa diye. Ama o kadar dilemenin istemenin sonucunda iyi dileklerin sonucunda şükürler olsun ki her şey yapıldı. Gerçekten ama gerçekten şu an hem mutlu hem de minnettarım. İyi enerji denilen bir gerçek var!!

Şimdi evimde yayılmış canım bloguma başardığım, hallettiğim şeyleri yazıyorum. Çektiğim onca zorluklu günler. İçimi yakıp kavuran sağlık problemleri vs falan derken kendi evimde birazdan demlediğim çayımı içeceğim! Aykut gelecek hafta içi. Ece de gelecek, işten sonra full onlarlayım. Aykut içinde çok dilek diledim ve bugün onunda işi yolunda gitti bugün onun içinde süper mutlu bir gün! Ay inanılmaz mutluyum ya ailem mutlu, arkadaşlarım mutlu, ben iyiyim daha ne olsun!

Şimdi çayımı yudumlayıp balkondan dışarıyı falan seyredeceğim. Tek sorun hafta sonu yasağının olması. Evde bir çok eksik var, malzemeler bakımından, o nedenle çıkıp alamıyorsun ama onuda yavaş yavaş halledeceğimi düşünüyorum. Zaten her şey birden olmaz yavaş yavaş olacak. Bir ay sonrada kardeşime kavuşacağım! Bugün görüntülü aradım paşada yanındaydı sesimi duyduğunda telefona bir koşuşu vardı… 🙁 inanılmazdı ya.

Sadece kesin ve net olarak şunu söyleyebilirim. İstemek çok önemli. İnanmak çok önemli. Elinden geleni yapmak ve iyiyi çağırmak çok önemli. Hayatımdaki onca negatifliğe ve negatif insana rağmen çok yol katettim. Öncelikle negatif kişileri uzaklaştırdım hayatımdan. Sonra negatif olmamak için çok uğraştım. Hep iyiyi dilemek için çabaladım. Her yazımın sonunda motivasyondan bahsettim. Kendi hayatınız için daima iyiyi dileyip, kötüyü çağırmamalısınız. Umarım çok ama çok mutlu olursunuz.

Bugün şöyle bir düşünüp geriye baktığım zaman içim hem hüzünlü hem mutlu oluyor. En önemlisi kendime iyi ki varsın diyorum. Umarım hayatta bir çok başarım olur. Bir hafta sonra son sınavlarım var onuda halledip bir bölüm daha okuyacağıma kesin karar verdim! Hangisi olur bilmiyorum ama okumak istediğim bir gerçek. Gelsin üçüncü üniversite, kafamız dağılsın… Hayatım için elimden gelenin en iyisini yapıp, hayatımda bana zarar verecek insanların olmaması için çok uğraşacağım. Bir de sanırım kimsenin kahrınıda çekemem artık. Bu kahır meselesi karşı cinsle alakalı… Sütten ağzı yanan yoğurdu bir daha yemesin lütfen.

Hepinize mutlu huzurlu ve en en en güzel hafta sonları diliyorum. En güzelleri sizinle olsun! Şimdi çayımı içip kitap okumaya karar verdim onu yapacağım. Hem cidden dinlenmeye de ihtiyacım var. Biraz dinlenip keyif yapmanın zamanı geldi!

Sevgilerimle.

Mahallemi turladım bugün!!!!! 🐼